Üçüncü Göz Olmayınca
1 sayfadaki 1 sayfası
Üçüncü Göz Olmayınca
Üçüncü Göz Olmayınca
Neler denemedim ki...
Stresli hayattan kurtulmak için birçok metod denedim. Olmadı, olmadı olmadı! Bir türlü rölanti hayata ulaşamadım ünlü gazeteci Ertuğrul Özkök gibi.
Fakaat onun “12 Aralık pazartesi: Beginning“ yazısını okuyunca, neden rölanti hayata ulaşamadığımı anladım.
Meğer insanda üçüncü göz olmalıymış!..Ünlü gazeteci sayın Özkök üçüncü göz açık olunca neleri gördüğünü yazısında şöyle anlatıyor:
“Mesela Bülent Arınç...
Onda hep, benimkine çok benzeyen bir samimiyet, bir naiflik görmüştüm.
Kolayca özür dileyebilen, hem de öyle kıvırtarak falan değil, bodoslama özür dileyen en insani hal...
Bir kere daha yanılmadım...
Türkiye’nin iki yakasını işte bu naif duygusallık bir araya getirebilecektir.”
“Şu büyüme hızına bakın. Baş döndürücü.
Ya etrafta yazılanlar, yıldız gibi parlayan bir ülke imajı.
Nereye gitsem dinlediğim olağanüstü övgüler.
Özal zamanında övünürdüm.
Şimdi de göğsüm kabarıyor.”
“Mesela Başbakan Tayyip Erdoğan...
Ameliyatından beri dikkatle izliyorum.
Bir lider... Gerçek bir lider...
Cesur, ne istediğini ortaya koyuyor, ortaya koyduğunun arkasında duruyor.
Arkadaş satmıyor...
Hasta olduğundan beri yüzüne sanki bir tevekkül gelmiş gibi bir şeyler hissediyorum.
Belki de öyle görmek istiyorum.
“İnşallah” diyorum.
- Gayrisafi öfkeden arındırılmış duygularımla baktığım zaman, içimi, umutla karışık şu düşünceler kaplıyor.
Böylesine bir liderlik, müthiş bir karizma; bu karizmanın içini fazlasıyla dolduran bir siyasi performans, onu sağlam bir omurga üzerinde taşıyan ekonomik başarılar..”
“Bütün bunlar birer hakikat olarak önümüzdeyken, bunca öfke, bunca hançere kavgasına ne ihtiyaç var...”
Dedim ya; ben ve benim gibi düşünenlerde üçüncü göz olmayınca, onun arka arkaya anlattıklarını göremiyoruz. Şimdiye kadar zannediyorduk ki, 1923-1938 yılları, yükseliş yılları idi. Ve 15 yıl için gurur üstüne gurur duyuyorduk.
Eeee, iki göz olunca ve bunlarla bakılınca...
İki gözle bakınca; sadece kara, ama kapkara bir tablo karşımızda bir giyotin gibi duruyor. Her an kafamızı kesecekmiş gibi!...
Üçüncü göze sahip olmak da bir Tanrı vergisi. O da biz de yok!...
Dr. Yüksel Cavlak
Neler denemedim ki...
Stresli hayattan kurtulmak için birçok metod denedim. Olmadı, olmadı olmadı! Bir türlü rölanti hayata ulaşamadım ünlü gazeteci Ertuğrul Özkök gibi.
Fakaat onun “12 Aralık pazartesi: Beginning“ yazısını okuyunca, neden rölanti hayata ulaşamadığımı anladım.
Meğer insanda üçüncü göz olmalıymış!..Ünlü gazeteci sayın Özkök üçüncü göz açık olunca neleri gördüğünü yazısında şöyle anlatıyor:
“Mesela Bülent Arınç...
Onda hep, benimkine çok benzeyen bir samimiyet, bir naiflik görmüştüm.
Kolayca özür dileyebilen, hem de öyle kıvırtarak falan değil, bodoslama özür dileyen en insani hal...
Bir kere daha yanılmadım...
Türkiye’nin iki yakasını işte bu naif duygusallık bir araya getirebilecektir.”
“Şu büyüme hızına bakın. Baş döndürücü.
Ya etrafta yazılanlar, yıldız gibi parlayan bir ülke imajı.
Nereye gitsem dinlediğim olağanüstü övgüler.
Özal zamanında övünürdüm.
Şimdi de göğsüm kabarıyor.”
“Mesela Başbakan Tayyip Erdoğan...
Ameliyatından beri dikkatle izliyorum.
Bir lider... Gerçek bir lider...
Cesur, ne istediğini ortaya koyuyor, ortaya koyduğunun arkasında duruyor.
Arkadaş satmıyor...
Hasta olduğundan beri yüzüne sanki bir tevekkül gelmiş gibi bir şeyler hissediyorum.
Belki de öyle görmek istiyorum.
“İnşallah” diyorum.
- Gayrisafi öfkeden arındırılmış duygularımla baktığım zaman, içimi, umutla karışık şu düşünceler kaplıyor.
Böylesine bir liderlik, müthiş bir karizma; bu karizmanın içini fazlasıyla dolduran bir siyasi performans, onu sağlam bir omurga üzerinde taşıyan ekonomik başarılar..”
“Bütün bunlar birer hakikat olarak önümüzdeyken, bunca öfke, bunca hançere kavgasına ne ihtiyaç var...”
Dedim ya; ben ve benim gibi düşünenlerde üçüncü göz olmayınca, onun arka arkaya anlattıklarını göremiyoruz. Şimdiye kadar zannediyorduk ki, 1923-1938 yılları, yükseliş yılları idi. Ve 15 yıl için gurur üstüne gurur duyuyorduk.
Eeee, iki göz olunca ve bunlarla bakılınca...
İki gözle bakınca; sadece kara, ama kapkara bir tablo karşımızda bir giyotin gibi duruyor. Her an kafamızı kesecekmiş gibi!...
Üçüncü göze sahip olmak da bir Tanrı vergisi. O da biz de yok!...
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz