İsviçre maçına neden gitmedim?
1 sayfadaki 1 sayfası
İsviçre maçına neden gitmedim?
İsviçre maçına neden gitmedim?
Coca Cola
Avrupa Futbol Şampiyonası için çok sayıda gazeteciyi davet etti. Açılış
günü, İsviçre, Çek Cumhuriyeti maçları ile yarı final ve final maçları
için kalabalık gruplar oluşturulmuş. Sırayla herkes gidiyor.
Beni
de bugün yapılacak İsviçre maçı için davet etmişlerdi. Ancak İsviçre
vizesi alacağım gün gitmekten vazgeçtim. Çünkü Avrupa’nın en küçük
ülkelerinden İsviçre’nin biz Türkiye vatandaşlarına uyguladığı vize
işkencesini “kendimce” protesto etmek istedim. Coca Cola’nın davetiyle
İsviçre’ye giden tüm gazeteci arkadaşlarımı tenzih ederim, benimki
kişisel bir protesto. Gerçekten ağrıma giden bir durum söz konusu.
Bakın İsviçre iki günlük vize vermek için neler istiyor:
- Geçerli pasaport
- Başvuru formu (Üç nüsha)
- 3 adet güncel fotoğraf
- 3 adet pasaport fotokopisi. 1- 4 safyalar, geçerlilik tarihi ve en son sayfalar ile vize damgaları tüm sayfalar
- Seyahat sağlık sigortası (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin oda sicil kaydı fotokopisi (Üç nüsha)
- Gidiş dönüş uçak biletlerinin aslı ve iki fotokopisi
- İsviçre firmasından davetiye (Üç nüsha)
- Son 4 aylık dönem bordrosu (Üç nüsha)
- SSK işe giriş bildirgesi (Üç nüsha)
- İşveren firma tarafından antetli kağıt üzerine düzenlenmiş bir adet tanıtma yazısı
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin faaliyet belgesi fotokopisi (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin imza sirküleri fotokopisi (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin Ticaret Sicili Gazetesi fotokopisi (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin vergi levhası (Üç nüsha)
- Başvuru sahibine veya şirkete ait yeni tarihli bir banka cüzdanı fotokopisi (Üç nüsha)
- Vize ücreti
- Gönderme ücreti
- Schengen vizesi.
Bütün
bu belgeler toplandıktan sonra vize için şahsen başvuru yapılıyor. Sizi
mülakata alıyorlar ve karar veriyorlar. Benim için 3 Haziran günü saat
11:51’de randevu verilmiş. 11:52’de gitsem belki de vize hakkını
kaybedeceğim.
Dikkat ettiyseniz vize için her belgeden hep üçer
kopya isteniyor. Bunun anlamını ve mantığını çözmek çok zor. Ama burada
önemli olan İsviçre’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yaptığı
uygulamadır. İşte bunu bireysel olarak protesto etmek istedim.
Ve diyorum ki: “Allah beni İsviçre’ye gitmek zorunda bırakmasın.”
Bu
arada komik bir şey de ekleyeyim. İsviçre’ye gitmek için aslında vizeye
bile gerek yok. Eğer Schengen vizeniz varsa herhangi bir Avrupa
ülkesinden elinizi kolunuzu sallayarak bu ülkeye gidebiliyorsunuz. Bu
vize sadece direkt uçuşlar için gerekli.
*****
Ergenekon medyası
Dün
öğle saatlerinde Sky Türk’te Serdar Akinan, Enver Aysever ve Özlem
Zengin’le birlikte Erdoğan’ın grup konuşmasını değerlendiriyorduk.
Programa Ankara’dan bağlanan Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar,
Aysever’in kullandığı “AKP medyası” deyimine karşı olarak “Bu yanlış, o
halde siz de CHP medyası veya Ergenekon medyası oluyorsunuz” dedi.
Enver Aysever gereken cevabı verdi.
Ancak uzun süredir ısrarla
üzerinde durduğum bir nokta var. Bunun tipik örneğini yine yaşadık. AKP
yandaşları kendilerinden olmayan herkesi aynı kefeye koymaya çalışıyor.
Bir süre önce “CHP medyası” deyimini uydurdular. Herhalde bunun komik
kaçtığını gördüler ki pek sık kullanmıyorlar.
Buna şimdi bir de
“Ergenekon medyası” deyimi eklendi. Demek ki AKP’liler kendilerinden
olmayanları Ergenekoncu, darbeci olarak görüyor. Bir başka deyişye AKP
ve Ergenekon savaşı var sanki.
AKP’lilerin “CHP veya Ergenekon
medyası” diye güya dalga geçtikleri medyada CHP de çok sert
eleştiriliyor Ergenekon olayı da. Ama AKP medyasında sadece AKP
övülüyor. Fark bu. AKP medyası eleştiremez, sorgulayamaz, işine
gelmeyen haberi yayınlayamaz. Hepsi budur.
*****
Hedef kapatma davasıydı
Perşembe
gününden beri merak ve heyecanla beklenen konuşmasını Tayyip Bey dün
Meclis’te yaptı. Erdoğan’dan “şiddetli ve ateşli” bir konuşma
bekleyenler yanıldı. Çünkü Başbakan’ın üslubu dün çok sakindi ve
yumuşaktı.
Ancak konuşması o kadar da yumuşak değildi. Anayasa
Mahkemesi’nin yetkisini aştığını, milletin iradesine ipotek koyduğunu
söyledi. Buna karşın “ne yapılacağını” söylemedi. Sadece şikâyet etti.
Sonucu değiştiremeyeceğini biliyordu belli ki.
Tayyip Bey’in
dünkü konuşmasının asıl hedefinin kapatma davası olduğu izlenimi
edindim. Belli ki Erdoğan türban kararının böyle çıkacağını asla
düşünmüyordu. Hukukçuları, “Efendim Anayasa Mahkemesi istese de esasa
giremeyeceğine göre CHP’nin başvurusu reddedilecektir, olsa olsa türban
konusunda bir uyarı yaparlar” demişlerdi. Karar beklendiği gibi
çıkmayınca panik başladı.
Bu paniğin nedeni bana göre, kapatma
kararı ve 5 yıllık yasak verilmesi halinde Anayasa Mahkemesi’nin yorum
yapıp yapmayacağının bilinmemesinden kaynaklanıyor.
Eğer Anayasa
Mahkemesi “5 yıllık yasak” konusunda alacağı kararla içtihat oluşturur
ve yasak alan kişinin 5 yıl boyunca bağımsız da olsa seçimlere
katılamayacağını hükme bağlarsa, AKP kurmaylarının bütün hesapları
çökecektir.
Tayyip Bey bu nedenle dünkü konuşmasında Meclis
iradesinden, demokrasinin erdemlerinden ve hukukun üstünlüğünden çok
söz etti. 22 Temmuz 2007 konuşmasını hatırlatan üslubuyla herkesi
kapsayan bir uzlaşma arayacağını söyledi.
Erdoğan bana göre kendisinin de inandığı kapatma kararının türban kararı kadar sert olmaması için çaba harcıyor artık.
*****
Oynat Uğurcum
Erman
Toroğlu ile Şansal Büyüka, maçlar bittikten sonra ekranın başına
geçiyorlar. Toroğlu “Oynat Uğurcum” diyor. Tartışmalı görüntü ekrana
geliyor. Görüntü defalarca bir başa bir sona alınıyor. İki yorumcu da
pozisyonuna göre “penaltı mıydı, ofsayt mıydı, kırmızı kartlık mıydı”
diye tartışıyor da tartışıyor. Sonunda bir karara varıyorlar.
Karara
varıyorlar varmasına da bunun maçın sonucuyla hiçbir ilgisi yok.
Kimilerinin yüreği ferahlıyor, ağzına konuşacak bir laf veriyorsunuz,
kimi de üzüntüden kahroluyor.
Anayasa Mahkemesi’nin son kararı
üzerindeki tartışmalar da o hesap. Öyleydi ya da böyleydi, karar
alındı, geriye dönüş mümkün değil.
*****
Dürüst insan her zaman gerçeği söyler, akıllı insan ise yalnız zamanında.
Bernard Shaw
Coca Cola
Avrupa Futbol Şampiyonası için çok sayıda gazeteciyi davet etti. Açılış
günü, İsviçre, Çek Cumhuriyeti maçları ile yarı final ve final maçları
için kalabalık gruplar oluşturulmuş. Sırayla herkes gidiyor.
Beni
de bugün yapılacak İsviçre maçı için davet etmişlerdi. Ancak İsviçre
vizesi alacağım gün gitmekten vazgeçtim. Çünkü Avrupa’nın en küçük
ülkelerinden İsviçre’nin biz Türkiye vatandaşlarına uyguladığı vize
işkencesini “kendimce” protesto etmek istedim. Coca Cola’nın davetiyle
İsviçre’ye giden tüm gazeteci arkadaşlarımı tenzih ederim, benimki
kişisel bir protesto. Gerçekten ağrıma giden bir durum söz konusu.
Bakın İsviçre iki günlük vize vermek için neler istiyor:
- Geçerli pasaport
- Başvuru formu (Üç nüsha)
- 3 adet güncel fotoğraf
- 3 adet pasaport fotokopisi. 1- 4 safyalar, geçerlilik tarihi ve en son sayfalar ile vize damgaları tüm sayfalar
- Seyahat sağlık sigortası (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin oda sicil kaydı fotokopisi (Üç nüsha)
- Gidiş dönüş uçak biletlerinin aslı ve iki fotokopisi
- İsviçre firmasından davetiye (Üç nüsha)
- Son 4 aylık dönem bordrosu (Üç nüsha)
- SSK işe giriş bildirgesi (Üç nüsha)
- İşveren firma tarafından antetli kağıt üzerine düzenlenmiş bir adet tanıtma yazısı
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin faaliyet belgesi fotokopisi (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin imza sirküleri fotokopisi (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin Ticaret Sicili Gazetesi fotokopisi (Üç nüsha)
- Türkiye’de bağlı bulunulan şirketin vergi levhası (Üç nüsha)
- Başvuru sahibine veya şirkete ait yeni tarihli bir banka cüzdanı fotokopisi (Üç nüsha)
- Vize ücreti
- Gönderme ücreti
- Schengen vizesi.
Bütün
bu belgeler toplandıktan sonra vize için şahsen başvuru yapılıyor. Sizi
mülakata alıyorlar ve karar veriyorlar. Benim için 3 Haziran günü saat
11:51’de randevu verilmiş. 11:52’de gitsem belki de vize hakkını
kaybedeceğim.
Dikkat ettiyseniz vize için her belgeden hep üçer
kopya isteniyor. Bunun anlamını ve mantığını çözmek çok zor. Ama burada
önemli olan İsviçre’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yaptığı
uygulamadır. İşte bunu bireysel olarak protesto etmek istedim.
Ve diyorum ki: “Allah beni İsviçre’ye gitmek zorunda bırakmasın.”
Bu
arada komik bir şey de ekleyeyim. İsviçre’ye gitmek için aslında vizeye
bile gerek yok. Eğer Schengen vizeniz varsa herhangi bir Avrupa
ülkesinden elinizi kolunuzu sallayarak bu ülkeye gidebiliyorsunuz. Bu
vize sadece direkt uçuşlar için gerekli.
*****
Ergenekon medyası
Dün
öğle saatlerinde Sky Türk’te Serdar Akinan, Enver Aysever ve Özlem
Zengin’le birlikte Erdoğan’ın grup konuşmasını değerlendiriyorduk.
Programa Ankara’dan bağlanan Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar,
Aysever’in kullandığı “AKP medyası” deyimine karşı olarak “Bu yanlış, o
halde siz de CHP medyası veya Ergenekon medyası oluyorsunuz” dedi.
Enver Aysever gereken cevabı verdi.
Ancak uzun süredir ısrarla
üzerinde durduğum bir nokta var. Bunun tipik örneğini yine yaşadık. AKP
yandaşları kendilerinden olmayan herkesi aynı kefeye koymaya çalışıyor.
Bir süre önce “CHP medyası” deyimini uydurdular. Herhalde bunun komik
kaçtığını gördüler ki pek sık kullanmıyorlar.
Buna şimdi bir de
“Ergenekon medyası” deyimi eklendi. Demek ki AKP’liler kendilerinden
olmayanları Ergenekoncu, darbeci olarak görüyor. Bir başka deyişye AKP
ve Ergenekon savaşı var sanki.
AKP’lilerin “CHP veya Ergenekon
medyası” diye güya dalga geçtikleri medyada CHP de çok sert
eleştiriliyor Ergenekon olayı da. Ama AKP medyasında sadece AKP
övülüyor. Fark bu. AKP medyası eleştiremez, sorgulayamaz, işine
gelmeyen haberi yayınlayamaz. Hepsi budur.
*****
Hedef kapatma davasıydı
Perşembe
gününden beri merak ve heyecanla beklenen konuşmasını Tayyip Bey dün
Meclis’te yaptı. Erdoğan’dan “şiddetli ve ateşli” bir konuşma
bekleyenler yanıldı. Çünkü Başbakan’ın üslubu dün çok sakindi ve
yumuşaktı.
Ancak konuşması o kadar da yumuşak değildi. Anayasa
Mahkemesi’nin yetkisini aştığını, milletin iradesine ipotek koyduğunu
söyledi. Buna karşın “ne yapılacağını” söylemedi. Sadece şikâyet etti.
Sonucu değiştiremeyeceğini biliyordu belli ki.
Tayyip Bey’in
dünkü konuşmasının asıl hedefinin kapatma davası olduğu izlenimi
edindim. Belli ki Erdoğan türban kararının böyle çıkacağını asla
düşünmüyordu. Hukukçuları, “Efendim Anayasa Mahkemesi istese de esasa
giremeyeceğine göre CHP’nin başvurusu reddedilecektir, olsa olsa türban
konusunda bir uyarı yaparlar” demişlerdi. Karar beklendiği gibi
çıkmayınca panik başladı.
Bu paniğin nedeni bana göre, kapatma
kararı ve 5 yıllık yasak verilmesi halinde Anayasa Mahkemesi’nin yorum
yapıp yapmayacağının bilinmemesinden kaynaklanıyor.
Eğer Anayasa
Mahkemesi “5 yıllık yasak” konusunda alacağı kararla içtihat oluşturur
ve yasak alan kişinin 5 yıl boyunca bağımsız da olsa seçimlere
katılamayacağını hükme bağlarsa, AKP kurmaylarının bütün hesapları
çökecektir.
Tayyip Bey bu nedenle dünkü konuşmasında Meclis
iradesinden, demokrasinin erdemlerinden ve hukukun üstünlüğünden çok
söz etti. 22 Temmuz 2007 konuşmasını hatırlatan üslubuyla herkesi
kapsayan bir uzlaşma arayacağını söyledi.
Erdoğan bana göre kendisinin de inandığı kapatma kararının türban kararı kadar sert olmaması için çaba harcıyor artık.
*****
Oynat Uğurcum
Erman
Toroğlu ile Şansal Büyüka, maçlar bittikten sonra ekranın başına
geçiyorlar. Toroğlu “Oynat Uğurcum” diyor. Tartışmalı görüntü ekrana
geliyor. Görüntü defalarca bir başa bir sona alınıyor. İki yorumcu da
pozisyonuna göre “penaltı mıydı, ofsayt mıydı, kırmızı kartlık mıydı”
diye tartışıyor da tartışıyor. Sonunda bir karara varıyorlar.
Karara
varıyorlar varmasına da bunun maçın sonucuyla hiçbir ilgisi yok.
Kimilerinin yüreği ferahlıyor, ağzına konuşacak bir laf veriyorsunuz,
kimi de üzüntüden kahroluyor.
Anayasa Mahkemesi’nin son kararı
üzerindeki tartışmalar da o hesap. Öyleydi ya da böyleydi, karar
alındı, geriye dönüş mümkün değil.
*****
Dürüst insan her zaman gerçeği söyler, akıllı insan ise yalnız zamanında.
Bernard Shaw
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz