Devir onların devri! Haramsa ne olmuş?
1 sayfadaki 1 sayfası
Devir onların devri! Haramsa ne olmuş?
Devir onların devri! Haramsa ne olmuş?
Dinimize göre “israf” (savurganlık) ve “gösteriş” haramdır... Bütün gerçek dindarlar bunu bilir ve ona göre yaşar...
Ama...
Dini
ticarete ve siyasete alet eden yobazlar, dinimizin kurallarını
kendilerine göre yonttukları için bu temel kurallara asla aldırmaz...
Paraya, pula, dünya nimetlerine hepimizden çok önem verirler... “Daha fazla kazanmak” için her yolu denerler...
Hatta halkımızın inançlarını sömürerek, servetlerine servet eklerler...
Harama, günaha aldırmazlar...
***
Gördüğünüz fotoğraf dünkü Akşam Gazetesi’nde yayınlandı...
Sarıklı,
cüppeli üç din tüccarı genellikle hız tutkunu gençlerin kullandığı üstü
açık spor otomobile kurulmuş, Bakırköy sahilindeki Kennedy Caddesi’nde
tur atıyor...
Cabrio tarzı bu otomobillerin en ucuzu 50 bin dolardan başlıyor!
Gösterişin haram, israfın günah olması bu sakallı, cüppeli, sarıklı beylerin umurunda bile değil...
Basıyorlar gaza ve yaşadıkları kör karanlığa doğru hızlı bir yolculuğa çıkıyorlar!
***
İstanbul’un en pahalı semtlerinde dönümlerce arazi kapatıp, lüks villakentler kuranlar bunlar...
Yurt dışına tatile gidip, gözlerden uzakta “jet-ski”ye binenler bunlar...
“Faiz haram” deyip, “kâr payı”nı icat edenler bunlar...
Beş yıldızlı tesettür otellerinde zenginliklerinin tadını çıkaranlar bunlar...
Gencecik kızları parayla kandırıp, harem kuranlar bunlar...
Şimdi de Bağdat Caddesi gençliğine özenip, spor arabalarla âleme akanlar yine bunlar...
Bizim saf halkımızın bir bölümü de bunları hâlâ kendisi gibi “dindar” sanıyor...
Uyan artık gerçek dindar Türk halkı:
Kandırılıyorsun!
*****
NE YÖNMÜŞ!
Tarih: 6 Haziran 2006... Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında:
“AB hedefimiz geçici bir hedef değildir. Bu yönde, adım adım ilerliyoruz...”
Tarih: 5 Kasım 2007... La Repubblica’ya demeç veriyor:
“Hedefimiz, Türkiye’yi AB’ye taşımaktır.”
Tarih: 3 Nisan 2008... İsveç’te:
“Yönümüz Avrupa Birliği. Geri dönüş yok. Bu devlet politikasıdır!”
Ve dün... Aynı Başbakan, “3. Türk-Arap Ekonomi Forumu” nun açılışında:
“Bizler
farklı diller konuşuyor, farklı coğrafyadan geliyor olabiliriz. Ancak
aynı yöne bakıyor, aynı geleceğe birlikte yürüyoruz.”
***
Yoksa Araplar da bizimle beraber AB’ye girecek de, haberimiz mi olmadı acaba?
*****
GÜNÜN SORUSU
Sanatçı
Edip Akbayram, AKP’li olduğunu öğrenince Ereğli Belediyesi’nin
konserine çıkmayacağını bildirmiş... Belediye Başkanı da hakkında
demediğini bırakmamış...
Neden? Bütün sanatçıların iktidar yalakası olması mı gerekiyor? Onlardan yeterince yok mu?
*****
Güçler çatışmasının nedeni Cumhurbaşkanı’nın tavrıdır!
AKP’liler
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i sevmiyordu... Çünkü Sezer, onların
Meclis’ten çıkardığı yasaları anayasa süzgecinden geçirerek zaman zaman
veto ediyordu...
Ama onun döneminde, yürütme ve yasama organlarıyla, yargı organları (Cumhurbaşkanlığı seçimi dışında) karşı karşıya gelmedi...
Siyasetçiler,
en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’ni bir kez bile bugünkü
gibi suçlamadı... Çünkü buna gerek kalmıyordu... Sezer bir anlamda
“tampon” görevi görüyordu!
Şimdi ise AKP iktidarının yasalarını ve atamalarını veto etmeyen bir Cumhurbaşkanı iş başında...
Bu yüzden Meclis’ten geçen neredeyse her yasa, Anayasa Mahkemesi’ne taşınıyor...
Siyasi
iktidar da Cumhurbaşkanı yerine bu kurumla kavga ediyor! Bu yazıyı,
“Sezer 8 yıl boyunca ne yaptı?” diye soranlar için yazdım:
Hiçbir şey yapmadıysa bile yasama-yürütme ve yargı kurumlarının barış içinde çalışmasını sağladı...
Abdullah Gül ise; kendisi de Anayasa Mahkemesi’nde davası olan bir sanık...
İşte, Türkiye’nin bugün yaşadığı sorunların kökenindeki gerçek neden budur!
Dinimize göre “israf” (savurganlık) ve “gösteriş” haramdır... Bütün gerçek dindarlar bunu bilir ve ona göre yaşar...
Ama...
Dini
ticarete ve siyasete alet eden yobazlar, dinimizin kurallarını
kendilerine göre yonttukları için bu temel kurallara asla aldırmaz...
Paraya, pula, dünya nimetlerine hepimizden çok önem verirler... “Daha fazla kazanmak” için her yolu denerler...
Hatta halkımızın inançlarını sömürerek, servetlerine servet eklerler...
Harama, günaha aldırmazlar...
***
Gördüğünüz fotoğraf dünkü Akşam Gazetesi’nde yayınlandı...
Sarıklı,
cüppeli üç din tüccarı genellikle hız tutkunu gençlerin kullandığı üstü
açık spor otomobile kurulmuş, Bakırköy sahilindeki Kennedy Caddesi’nde
tur atıyor...
Cabrio tarzı bu otomobillerin en ucuzu 50 bin dolardan başlıyor!
Gösterişin haram, israfın günah olması bu sakallı, cüppeli, sarıklı beylerin umurunda bile değil...
Basıyorlar gaza ve yaşadıkları kör karanlığa doğru hızlı bir yolculuğa çıkıyorlar!
***
İstanbul’un en pahalı semtlerinde dönümlerce arazi kapatıp, lüks villakentler kuranlar bunlar...
Yurt dışına tatile gidip, gözlerden uzakta “jet-ski”ye binenler bunlar...
“Faiz haram” deyip, “kâr payı”nı icat edenler bunlar...
Beş yıldızlı tesettür otellerinde zenginliklerinin tadını çıkaranlar bunlar...
Gencecik kızları parayla kandırıp, harem kuranlar bunlar...
Şimdi de Bağdat Caddesi gençliğine özenip, spor arabalarla âleme akanlar yine bunlar...
Bizim saf halkımızın bir bölümü de bunları hâlâ kendisi gibi “dindar” sanıyor...
Uyan artık gerçek dindar Türk halkı:
Kandırılıyorsun!
*****
NE YÖNMÜŞ!
Tarih: 6 Haziran 2006... Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında:
“AB hedefimiz geçici bir hedef değildir. Bu yönde, adım adım ilerliyoruz...”
Tarih: 5 Kasım 2007... La Repubblica’ya demeç veriyor:
“Hedefimiz, Türkiye’yi AB’ye taşımaktır.”
Tarih: 3 Nisan 2008... İsveç’te:
“Yönümüz Avrupa Birliği. Geri dönüş yok. Bu devlet politikasıdır!”
Ve dün... Aynı Başbakan, “3. Türk-Arap Ekonomi Forumu” nun açılışında:
“Bizler
farklı diller konuşuyor, farklı coğrafyadan geliyor olabiliriz. Ancak
aynı yöne bakıyor, aynı geleceğe birlikte yürüyoruz.”
***
Yoksa Araplar da bizimle beraber AB’ye girecek de, haberimiz mi olmadı acaba?
*****
GÜNÜN SORUSU
Sanatçı
Edip Akbayram, AKP’li olduğunu öğrenince Ereğli Belediyesi’nin
konserine çıkmayacağını bildirmiş... Belediye Başkanı da hakkında
demediğini bırakmamış...
Neden? Bütün sanatçıların iktidar yalakası olması mı gerekiyor? Onlardan yeterince yok mu?
*****
Güçler çatışmasının nedeni Cumhurbaşkanı’nın tavrıdır!
AKP’liler
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i sevmiyordu... Çünkü Sezer, onların
Meclis’ten çıkardığı yasaları anayasa süzgecinden geçirerek zaman zaman
veto ediyordu...
Ama onun döneminde, yürütme ve yasama organlarıyla, yargı organları (Cumhurbaşkanlığı seçimi dışında) karşı karşıya gelmedi...
Siyasetçiler,
en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’ni bir kez bile bugünkü
gibi suçlamadı... Çünkü buna gerek kalmıyordu... Sezer bir anlamda
“tampon” görevi görüyordu!
Şimdi ise AKP iktidarının yasalarını ve atamalarını veto etmeyen bir Cumhurbaşkanı iş başında...
Bu yüzden Meclis’ten geçen neredeyse her yasa, Anayasa Mahkemesi’ne taşınıyor...
Siyasi
iktidar da Cumhurbaşkanı yerine bu kurumla kavga ediyor! Bu yazıyı,
“Sezer 8 yıl boyunca ne yaptı?” diye soranlar için yazdım:
Hiçbir şey yapmadıysa bile yasama-yürütme ve yargı kurumlarının barış içinde çalışmasını sağladı...
Abdullah Gül ise; kendisi de Anayasa Mahkemesi’nde davası olan bir sanık...
İşte, Türkiye’nin bugün yaşadığı sorunların kökenindeki gerçek neden budur!
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz