İddia ediyorum: Yılan hikâyesine dönen (ya da bilinçli olarak dönüştürülen) Ergenekon bilmecesi çok basit bir çalışmayla çözülebilir. Çünkü artık elimizde “somut” bir delil var:

Glock marka bir tabanca!

Olayı bilmece olmaktan çıkaralım:

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Ergenekon Çetesi soruşturması kapsamında önceki gün gözaltına alınan isimlerden...

Gözaltına alınmasından hemen sonra ATO Meclis Başkanı Nuri Gürgür çok ilginç bir açıklama yaptı... O günkü telaş içinde yeterince ilgi görmeyen bu sözleri hatırlatmakta yarar var:

“Sinan Aygün’ün makam odasındaki tuvaletin şofbeni bozulmuştu. 8 Mayıs’ta bu şofbeni tamir ettirirken, arkasına gizlenmiş Glock marka bir tabanca yere düştü. Hemen 10 Nisan Polis Karakolu’na haber verdik ve tutanak tutturduk. Bu silah Sinan Aygün’ün odasında yapılan aramalar sırasında bulunsaydı, onun Sinan Bey’e ait olmadığını anlatmak imkânsızlaşacaktı! Olay son derece ilginç ve düşündürücüdür...”

***

Doğru; bu olay son derece ilginç ve düşündürücü...

Eminim ki Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz de bu “esrarengiz tabanca”yı ilginç ve düşündürücü bulup, üzerine gidecektir.

O tabancanın kime ait olduğunu...

Bugüne kadar “kim ya da kimler” tarafından, “hangi suçlarda” kullanıldığını...

Ve Sinan Aygün’ün tuvaletine “kim ya da kimler” tarafından, “neden” konulduğunu bulacaktır!

Bugün 3 Temmuz. Olayın üzerinden iki aya yakın zaman geçmiş...

Bu silah Adli Tıp Kurumu’nun laboratuvarlarında bugüne kadar defalarca incelenmiş ve yukarıda sorduğum soruların yanıtı netleşmiş olmalı.

Yani öyle uzun uzun soruşturmaya da gerek yok; Savcı Bey’in Adli Tıp’tan raporu istemesi yeterli...

***

Glock tabanca, birilerinin bu soruşturmaya “parmak atmaya çalıştığını” gösteriyor...

Savcı Bey, önce o parmakların sahiplerini gün ışığına çıkarmalı!

Aksi takdirde akıllarda hep bir soru işareti kalacak...

Bu da yargılamanın adil olup olmdığı konusunda büyük kuşkular oluşturacak!

Haydi Sayın Savcı:

Gidin şu “Glock”un üzerine...

Bakalım, mermi kime (ya da kimlere) isabet edecek?



***



ÇÖKÜŞ!

İngiltere’de yayınlanan Guardian Gazetesi, Türkiye’deki büyük gözaltıları, “Türkiye’nin sendeleyen siyasi sistemi, bir çöküşe doğru ilerliyor” diye yorumlamış...

Boşuna umutlanmayın beyler; biz yanar yanar, küllerimizden doğarız...

Tamam; biraz geç uyanırız ama eninde sonunda doğruları görüp, hayallerinizi yine boşa çıkartırız...

Siz bize değil, Irak’ta kanlanan ellerinizi nasıl temizleyeceğinize kafa yorun!



***



GÜNÜN SORUSU

Ergenekon sanıkları “terör örgütü” kurmakla suçlanacakmış...

Aralarında Altan Öymen, Emil Galip Sandalcı, Erdal Öz, Zülfü Livaneli gibi aydınların bulunduğu bir başka “terör örgütü” nün de 12 Mart döneminde Bulgaristan’a uçak kaçırmakla suçlandığını ve cezaevine atıldıklarını biliyor musunuz?


***



Ben de bir günlük yazsam!

Ergenekon soruşturması, “darbe soruşturması”na döndü. Çünkü Savcı, Nokta dergisinde yayınlanan iddiaları dava kapsamına aldı.

Bu iddialara göre Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın bilgisayarında yazılmış ve dönemin komutanı Özden Örnek’e ait olduğu belirtilen bir “günlük” var... Önceki gün gözaltına alınan komutanlar darbe yapmakla, ATO Başkanı Sinan Aygün de onlar için toplantı düzenlemekle suçlanıyor.

Diyelim ki öyle bir günlük gerçekten var...

İyi de bu; tek başına yeterli bir “delil” olabilir mi?

Ben de bilgisayarımın başına oturup, hayal gücümün elverdiği ölçüde bazı notlar tutamaz mıyım?

Bu notlar birilerinin eline geçti, ya da birileri o notları bilgisayarımdan çaldı diye; suçladığım kişiler gerçekten “suçlu” sayılabilir mi?

Başka kanıt ve tanık bulunması gerekmez mi?

***

Umarım Savcı Bey’in delilleri yeterince güçlüdür. Eğer tek dayanağı o günlükse başı dertte demektir!

Çünkü iddianameyi bir türlü mahkemeye sunamadığı için zaten eleştirilen Savcı Bey’in ciddiyeti iyice tartışmalı hale gelir.