Kara kaplı defterdeki sırlar, kirli uzlaşma teklifi ve şantaj!
1 sayfadaki 1 sayfası
Kara kaplı defterdeki sırlar, kirli uzlaşma teklifi ve şantaj!
Ne diyor Tayyip Erdoğan?
“Bundan böyle gizli saklı yok, kara kaplı defterdeki her şeyi açıklayacağız.”
Demek ki bugüne kadar gizlenen ve saklanan şeyler vardı?
Doğan Medya Grubu, Deniz Feneri’ndeki pisliği duyurmasaydı gizlilik ve saklılık devam edecekti!
Yukarıdaki beyandan çıkan sonuç bu değil midir?
O zaman nerede kaldı senin tutarlılığın? Bizatihi ettiğin sözlerinden anlaşılıyor ki bazı şeyleri takas yapmak için gizlemiş ve susmuşsun!
Bir başka şey, sahi Başbakan, Aydın Doğan’ın kendisine ilettiği Hilton’la ilgili talebi bugüne kadar neden açıklamadı?
Öyle ya bu teklif ahlaksız idiyse bunu saklamak niye? Efendim bizimki Peygamber ahlakı, biz ayıpları örteriz diyorsanız o zaman bugün ifşa etmek neden?
Tayyip bey aynı konuşmasında şöyle bir söz de ediyor:
“Doğan Medya’da yayınlar devam ederse ben de haftaya kongre için İstanbul’a geldiğimde açıklamalarıma devam ederim.”
Açıktan Aydın Doğan’a, gazete ve televizyonlarını sustur, yayınları durdur, yoksaaaa.. diye şantaj yapıyor.
Şantaj TCK’ya göre yüz kızartıcı bir suç ve bir yıl hapsi var.
Hal bu iken Başbakan bunu hiç umursamayıp bu suçu milyonların tanıklığında işliyor ve tehditle adeta kirli uzlaşma teklifinde bulunuyor..
Demek ki Erdoğan’ın sadaka hortumculuğundan, yani Deniz Feneri’nin yargı önünde olmasından bayağı bir korkusu var.
Tayyip Erdoğan’ın son konuşmasında tuhafıma giden bir başka değerlendirme de yargıyla ilgili sözleriydi:
Neymiş efendim yargı kesin karar vermeksizin nasıl infaz yaparmış!
Vallahi pes...
Tayyip bey Tayyip bey, sen değil misin Ergenekon olayında aynı şeyi yapan?
Ergenekonda iddianame bile hazır değilken tutuklu bulunan insanların şeref ve haysiyetleriyle oynanmasına niçin karşı çıkmadın ve dahası ben bu davanın savcısıyım deyip onur cellatlarına neden cesaret verdin?
Sana bunları yapmak mübah, başkalarına haram öyle mi?
Hem Doğan Medya Grubu’nun yaptığı yargısız infaz da değil, Alman mahkemesinin iddianamesini duyurmaktır ki, bu medyanın asli görevidir.
Görüldüğü gibi Tayyip beyin konuşmasını neresinden tutsanız elde kalıyor.
Bu fotoğraf panik halidir.
Evet Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri’ndeki soygun bağlamında telaştadır ve hedef saptırmak için Aydın Doğan’ı
kullanıyor.
Tekrar edelim bizim konumuz Aydın Doğan değil, Deniz Feneri’ndeki yolsuzluktur ki, böyle bir şeyin olduğunu Alman yargısı iddia ediyor.
Ayrıca Aydın Doğan eğer bir yanlış yaptı ve suç işlediyse Başbakan’ın yapacağı şey onu ihbar edip savcılığı harekete geçirmek değil midir?
Yok onu yapmayıp kafaları karıştırmak ve isnat edilen suça örtü çekmek için Aydın Doğan ismi ortaya atılıyorsa bunun adı Şark kurnazlığıyla hedef şaşırtmak ya da güncel ifadeyle manipülasyondur.
Tayyip bey sen bu hikâyeleri ve Aydın Doğan’a saldırarak kahraman olma planlarını bırak da kara kaplı defteri açmışken şu Putin ve Berlusconi’nin Ceyhan’da kurulacak olan rafineriyle ne ilgisi var onu açıkla!
Güneydoğu’da vatan evlatları her gün üçer-beşer toprağa düşerken Türkiye’yi yöneten zat neyle uğraşıyor baksanıza!
KESİN DEĞİL...
Kesici CHP İstanbul adaylığı için ne dedi?
İlhan Kesici Türk siyasetinin sözde değil özde ak bir ismidir. Bürokrat ve siyasetçi olarak onlarca yıldır adı zerre bir çirkinliğe malzeme olmayan Kesici için birkaç gündür CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağına dair haberler yayımlanıyor. Bizim keşke doğru olsa dediğimiz bu haberlerin gerçekliğini teyit için dün İlhan beyi aradım ve İstanbul’a adaylık olayınız kesinleşti mi sorusunu yönelttim. Aldığım cevap netti: “Şu an için öyle bir şey yok..” Evet bazı internet sitelerinden üfürüldüğü gibi ortada alınan ya da kesinleşen bir karar yoktu.. Tam bu noktada bir parantez açıp İlhan Kesici’nin CHP’den aday olmaya ikna edilebildiği takdirde CHP’nin favori konumuna geçeceğini söylemeliyiz. Öyle, çünkü Kesici’nin aday olması durumunda merkez sağ ve hatta milliyetçi oylar CHP’ye gelebilecek ve de kamuoyunda var olan AKP kazanır imajını baştan yıkacaktır... CHP başarılı olmak istiyorsa mahalli genel seçimleri AKP’ye karşı referanduma dönüştürmek durumundadır. Bunun için de sağ seçmene sempatik gelecek adaylarla vitrine çıkmalıdır. Sosyal demokrat seçmen zaten CHP’ye oy verecek, önemli olan seçimde sağ-sol ikilemini yaratmadan dinci-samimi Müslüman ve vatansever ayrımını ortaya koymaktır...
YAKIŞIR...
TMSF milyarderi Fehmi Koru Alman yargısına sövüyor!
Gece yarısı, hatta sabaha karşı yayımlanan uyduruk bir program karşılığında TMSF’nin kontrölünde olan medyadan, yani kamudan, yani bu fakir milletten toplamda yüzlerce milyar alan Fehmi Koru dün Deniz Feneri olayını muhakeme eden Alman yargısını topa tutarak bu süreci Almanya’nın emperyalist hedefleri şeklinde sundu... Yahu ortada Deniz Feneri’nin bütün para akışını yapan ve bilen muhasebe sorumlusunun yazılı ve sözlü beyanları var. Aynı şeyleri 7 kere itiraf etmiş, yani Allah adına toplanan onlarca milyon euro’nun nasıl hortumlandığını anlatmış, ama Fehmi bunu hiç mi hiç görmüyor ve yapılan hırsızlığı örtmek için komplo üstüne komplo kuruyor. Oysa aynı Fehmi, Yahudi ve haham adayı olmuş bir delinin Ergenekon ile ilgili zırvalarına mübarek deliller diye iman etmişti...Sorarım size böyle birine hiç gazeteci denir mi? Eşinin doktorasını vermesiyle komplekse girip ilahiyattan sonra yurtdışına misafir gazeteci sıfatıyla gitmesini bile fısıltıyla Harvard mezunuyum diye yutturan Fehmi’ye böyle şeyler yakışıyor elbette...
SUS PUS...
Devlet bey klonlamayı bırak, Deniz Feneri’ne bak!
Birkaç gündür gözlerim gazete sayfalarıyla ekranlarda Devlet Bahçeli’nin sadaka soygunculuğuna isyanını arıyor, ama ne hikmetse yok... Bahçeli her zamanki gibi susuyor. Hoş konuşunca da klonlama misalinde olduğu gibi ne dediği pek anlaşılmıyor, ama böylesine önemli ve vicdan kanatan bir olayda kıyameti koparması gerekirken o yine suskunları oynuyor. Yapma Devlet bey, etme Devlet bey bu satırların yazarının şahsınızla hiçbir mes’elesi yok, tersine dürüstlüğüne şapka çıkarmakta, ama bu şekilde muhalefet olmuyor, bu şekilde MHP temsil edilemiyor ve bu şekilde halka güven verilemiyor. Hal ve hareketlerin adeta MHP’yi oldurma ile öldürme arasında, yani sırat köprüsünde tutma görevini aldığını çağrıştırıyor. Ne olur Devlet bey ya bu işi layıkıyla yap ya da istifa et. 2002’de AKP’yi bu milletin başına getiren senin erken seçim kararın, Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkaran senin partine ve milletvekillerine danışmadan aldığın karar. Develet bey sen ülkücülerin önderi misin yoksa AKP’nin stepnesi mi?
“Bundan böyle gizli saklı yok, kara kaplı defterdeki her şeyi açıklayacağız.”
Demek ki bugüne kadar gizlenen ve saklanan şeyler vardı?
Doğan Medya Grubu, Deniz Feneri’ndeki pisliği duyurmasaydı gizlilik ve saklılık devam edecekti!
Yukarıdaki beyandan çıkan sonuç bu değil midir?
O zaman nerede kaldı senin tutarlılığın? Bizatihi ettiğin sözlerinden anlaşılıyor ki bazı şeyleri takas yapmak için gizlemiş ve susmuşsun!
Bir başka şey, sahi Başbakan, Aydın Doğan’ın kendisine ilettiği Hilton’la ilgili talebi bugüne kadar neden açıklamadı?
Öyle ya bu teklif ahlaksız idiyse bunu saklamak niye? Efendim bizimki Peygamber ahlakı, biz ayıpları örteriz diyorsanız o zaman bugün ifşa etmek neden?
Tayyip bey aynı konuşmasında şöyle bir söz de ediyor:
“Doğan Medya’da yayınlar devam ederse ben de haftaya kongre için İstanbul’a geldiğimde açıklamalarıma devam ederim.”
Açıktan Aydın Doğan’a, gazete ve televizyonlarını sustur, yayınları durdur, yoksaaaa.. diye şantaj yapıyor.
Şantaj TCK’ya göre yüz kızartıcı bir suç ve bir yıl hapsi var.
Hal bu iken Başbakan bunu hiç umursamayıp bu suçu milyonların tanıklığında işliyor ve tehditle adeta kirli uzlaşma teklifinde bulunuyor..
Demek ki Erdoğan’ın sadaka hortumculuğundan, yani Deniz Feneri’nin yargı önünde olmasından bayağı bir korkusu var.
Tayyip Erdoğan’ın son konuşmasında tuhafıma giden bir başka değerlendirme de yargıyla ilgili sözleriydi:
Neymiş efendim yargı kesin karar vermeksizin nasıl infaz yaparmış!
Vallahi pes...
Tayyip bey Tayyip bey, sen değil misin Ergenekon olayında aynı şeyi yapan?
Ergenekonda iddianame bile hazır değilken tutuklu bulunan insanların şeref ve haysiyetleriyle oynanmasına niçin karşı çıkmadın ve dahası ben bu davanın savcısıyım deyip onur cellatlarına neden cesaret verdin?
Sana bunları yapmak mübah, başkalarına haram öyle mi?
Hem Doğan Medya Grubu’nun yaptığı yargısız infaz da değil, Alman mahkemesinin iddianamesini duyurmaktır ki, bu medyanın asli görevidir.
Görüldüğü gibi Tayyip beyin konuşmasını neresinden tutsanız elde kalıyor.
Bu fotoğraf panik halidir.
Evet Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri’ndeki soygun bağlamında telaştadır ve hedef saptırmak için Aydın Doğan’ı
kullanıyor.
Tekrar edelim bizim konumuz Aydın Doğan değil, Deniz Feneri’ndeki yolsuzluktur ki, böyle bir şeyin olduğunu Alman yargısı iddia ediyor.
Ayrıca Aydın Doğan eğer bir yanlış yaptı ve suç işlediyse Başbakan’ın yapacağı şey onu ihbar edip savcılığı harekete geçirmek değil midir?
Yok onu yapmayıp kafaları karıştırmak ve isnat edilen suça örtü çekmek için Aydın Doğan ismi ortaya atılıyorsa bunun adı Şark kurnazlığıyla hedef şaşırtmak ya da güncel ifadeyle manipülasyondur.
Tayyip bey sen bu hikâyeleri ve Aydın Doğan’a saldırarak kahraman olma planlarını bırak da kara kaplı defteri açmışken şu Putin ve Berlusconi’nin Ceyhan’da kurulacak olan rafineriyle ne ilgisi var onu açıkla!
Güneydoğu’da vatan evlatları her gün üçer-beşer toprağa düşerken Türkiye’yi yöneten zat neyle uğraşıyor baksanıza!
KESİN DEĞİL...
Kesici CHP İstanbul adaylığı için ne dedi?
İlhan Kesici Türk siyasetinin sözde değil özde ak bir ismidir. Bürokrat ve siyasetçi olarak onlarca yıldır adı zerre bir çirkinliğe malzeme olmayan Kesici için birkaç gündür CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağına dair haberler yayımlanıyor. Bizim keşke doğru olsa dediğimiz bu haberlerin gerçekliğini teyit için dün İlhan beyi aradım ve İstanbul’a adaylık olayınız kesinleşti mi sorusunu yönelttim. Aldığım cevap netti: “Şu an için öyle bir şey yok..” Evet bazı internet sitelerinden üfürüldüğü gibi ortada alınan ya da kesinleşen bir karar yoktu.. Tam bu noktada bir parantez açıp İlhan Kesici’nin CHP’den aday olmaya ikna edilebildiği takdirde CHP’nin favori konumuna geçeceğini söylemeliyiz. Öyle, çünkü Kesici’nin aday olması durumunda merkez sağ ve hatta milliyetçi oylar CHP’ye gelebilecek ve de kamuoyunda var olan AKP kazanır imajını baştan yıkacaktır... CHP başarılı olmak istiyorsa mahalli genel seçimleri AKP’ye karşı referanduma dönüştürmek durumundadır. Bunun için de sağ seçmene sempatik gelecek adaylarla vitrine çıkmalıdır. Sosyal demokrat seçmen zaten CHP’ye oy verecek, önemli olan seçimde sağ-sol ikilemini yaratmadan dinci-samimi Müslüman ve vatansever ayrımını ortaya koymaktır...
YAKIŞIR...
TMSF milyarderi Fehmi Koru Alman yargısına sövüyor!
Gece yarısı, hatta sabaha karşı yayımlanan uyduruk bir program karşılığında TMSF’nin kontrölünde olan medyadan, yani kamudan, yani bu fakir milletten toplamda yüzlerce milyar alan Fehmi Koru dün Deniz Feneri olayını muhakeme eden Alman yargısını topa tutarak bu süreci Almanya’nın emperyalist hedefleri şeklinde sundu... Yahu ortada Deniz Feneri’nin bütün para akışını yapan ve bilen muhasebe sorumlusunun yazılı ve sözlü beyanları var. Aynı şeyleri 7 kere itiraf etmiş, yani Allah adına toplanan onlarca milyon euro’nun nasıl hortumlandığını anlatmış, ama Fehmi bunu hiç mi hiç görmüyor ve yapılan hırsızlığı örtmek için komplo üstüne komplo kuruyor. Oysa aynı Fehmi, Yahudi ve haham adayı olmuş bir delinin Ergenekon ile ilgili zırvalarına mübarek deliller diye iman etmişti...Sorarım size böyle birine hiç gazeteci denir mi? Eşinin doktorasını vermesiyle komplekse girip ilahiyattan sonra yurtdışına misafir gazeteci sıfatıyla gitmesini bile fısıltıyla Harvard mezunuyum diye yutturan Fehmi’ye böyle şeyler yakışıyor elbette...
SUS PUS...
Devlet bey klonlamayı bırak, Deniz Feneri’ne bak!
Birkaç gündür gözlerim gazete sayfalarıyla ekranlarda Devlet Bahçeli’nin sadaka soygunculuğuna isyanını arıyor, ama ne hikmetse yok... Bahçeli her zamanki gibi susuyor. Hoş konuşunca da klonlama misalinde olduğu gibi ne dediği pek anlaşılmıyor, ama böylesine önemli ve vicdan kanatan bir olayda kıyameti koparması gerekirken o yine suskunları oynuyor. Yapma Devlet bey, etme Devlet bey bu satırların yazarının şahsınızla hiçbir mes’elesi yok, tersine dürüstlüğüne şapka çıkarmakta, ama bu şekilde muhalefet olmuyor, bu şekilde MHP temsil edilemiyor ve bu şekilde halka güven verilemiyor. Hal ve hareketlerin adeta MHP’yi oldurma ile öldürme arasında, yani sırat köprüsünde tutma görevini aldığını çağrıştırıyor. Ne olur Devlet bey ya bu işi layıkıyla yap ya da istifa et. 2002’de AKP’yi bu milletin başına getiren senin erken seçim kararın, Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkaran senin partine ve milletvekillerine danışmadan aldığın karar. Develet bey sen ülkücülerin önderi misin yoksa AKP’nin stepnesi mi?
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz