Başbakan seçim startını verdi!
1 sayfadaki 1 sayfası
Başbakan seçim startını verdi!
Her gün binlerce kez aynı soruya muhatap oluyorum: “Başbakan durup dururken neden bir medya grubuna savaş açtı?”
Kimilerine göre, “Almanya’daki Deniz Feneri Derneği yolsuzluğuna ismi bulaşan yakınlarını korumak istiyor”, kimilerine göre ise bu çıkışlarla medyayı sindirmeyi ve olayın başka isimlere sıçramasını önlemeyi amaçlıyor!
Bunların hepsi “doğru” olabilir...
Ama bana göre asıl neden, önümüzdeki yerel seçimler!
“Canım seçimlerin ne ilgisi var bu kavgayla” diyorsanız devam edelim:
*****
AKP ve Erdoğan, 2002 seçimlerinde iktidara “Üç Y” ile mücadele sözü vererek geldi.
Neydi bu “Üç Y?”
Yoksulluk...
Yolsuzluk...
Yasaklar...
Yoksullukla mücadele, “yaygın sadaka sistemi”ne geçmekle sınırlı kaldı. Resmi verilere göre yoksulluk sınırının altında yaşayan vatandaşlarımızın sayısı azalmak bir yana, artış gösterdi.
İkinci büyük fiyasko yolsuzlukla mücadelede yaşandı. Sadece (o da tamamen siyasi nedenlerle) “Uzanlar’ı” çökerten iktidar altı yılın sonunda gırtlağına kadar yolsuzluk iddialarının hedefi haline geldi.
Yasaklar ise azalacağına arttı! Laik bir hukuk devletinde yaşamamıza karşın, dini kurallar devreye sokuldu. Bu partiyi desteklemeyenler, telefonda bile konuşamaz hale getirildi!
Kısacası ilk seçim yatırımı olan “3 Y” iflas etti!
*****
Geçen yılki seçimlerde ise AKP’nin ve Erdoğan’ın imdadına bu kez “Genelkurmay’ın 27 Nisan 2007’deki açıklaması” yetişti. Parti kurmayları bu sayede, geçmişten alışık oldukları “mazlum edebiyatı”ndan seçkin örnekler sergilemeye başladılar.
Satılmaya hazır bazı sözde liberal kalemleri de yanlarına alarak, bu açıklamanın bir “e-muhtıra” olduğunu öne sürdüler ve sözüm ona “askere karşı direnerek” demokrasi mücadelesi (!) verdiler...
Buna bir de dünya ekonomisindeki istikrar eklenince, ilk beş yılda dişe tırnağa dokunur tek bir başarıya imza atmadıkları halde yeniden “seçim zaferi” elde ettiler...
*****
Gelelim bugüne:
Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar öyle arttı ki bu beylerin tekrar bu masalı yutturmalarına olanak kalmadı!
Genelkurmay’ın bir yıldır izlediği politika yüzünden sahte “demokrasi kahramanlıkları”da bitti!
İcraat derseniz, yine sıfır!
Geriye kala kala “yeni bir düşman yaratmak” kaldı!
O “düşman”a vuracaklar, sırtına binecekler ki, bu sayede oy sandıklarının üstündeki delikten yeniden içeri girecekler!
İktidarın son “sürpriz yumurta” sı olan “Doğan Grubu’na savaş” ın sebebi hikmeti bundan ibarettir!
Yani kavganın, gürültünün, tehdidin, şantajın tek nedeni oydur, oy!
Üstelik bugün hedef aldıkları medya grubu daha bir yıl öncesine kadar, karşı görüşteki kesimler tarafından “iktidar lehine çalışmak”la suçlandığı halde!
*****
Peki bu “sürpriz yumurta”yı yer mi halkımız?
Yer!
Çünkü insanlarımızın büyük bir çoğunluğu, “İşin aslı astarı ne” diye sorgulamayı hiçbir zaman öğrenemedi...
En çok bağıranın, en fazla ağlayanın, haklı olduğuna inandı hep!
Bu yüzden bunu da afiyetle yer ve gider ampule basar mührü...
Denenmiş, kalite kontrolden geçirilmiş, başarılı olduğu kanıtlanmış sihirli bir formüldür bu!
Olaylara bir de bu gözle bakmayı deneyin yanılmadığımı göreceksiniz...
*****
günün sorusu
Bugün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 28’inci yıldönümü... Ve tam 28 yıldır darbecilerin yargılanmasını istemek yasak!
İyi de neden? Girmek için can attığımız, özgürlük ve demokrasi beşiği Avrupa Birliği, nasıl oluyor da bu yasağı görmezden geliyor?
*****
İkinci Erdoğan: Fatih Terim!
Siyasette Recep Tayyip Erdoğan neyse, futbolda da Fatih Terim odur...
Neden mi?
İkisi de burunlarından kıl aldırmıyor...
İkisi de yanlış takım kurup, yanlış taktikle sahaya çıkıyor...
İkisi de bilimi bir kenara bırakıp, sadece “gaz vererek” işini yapıyor...
İkisi de galibiyetleri zafer haline getirip üstleniyor yenilgilerin sorumluluğunu ise başkalarına atıyor...
İkisi de eleştiriye tahammülsüz...
İkisi de çabuk sinirleniyor...
İkisi de hakarette, insanların onuruna saldırmakta sınır tanımıyor...
İkisi de kan kusturuyor...
Yeter mi bunca neden?
Kimilerine göre, “Almanya’daki Deniz Feneri Derneği yolsuzluğuna ismi bulaşan yakınlarını korumak istiyor”, kimilerine göre ise bu çıkışlarla medyayı sindirmeyi ve olayın başka isimlere sıçramasını önlemeyi amaçlıyor!
Bunların hepsi “doğru” olabilir...
Ama bana göre asıl neden, önümüzdeki yerel seçimler!
“Canım seçimlerin ne ilgisi var bu kavgayla” diyorsanız devam edelim:
*****
AKP ve Erdoğan, 2002 seçimlerinde iktidara “Üç Y” ile mücadele sözü vererek geldi.
Neydi bu “Üç Y?”
Yoksulluk...
Yolsuzluk...
Yasaklar...
Yoksullukla mücadele, “yaygın sadaka sistemi”ne geçmekle sınırlı kaldı. Resmi verilere göre yoksulluk sınırının altında yaşayan vatandaşlarımızın sayısı azalmak bir yana, artış gösterdi.
İkinci büyük fiyasko yolsuzlukla mücadelede yaşandı. Sadece (o da tamamen siyasi nedenlerle) “Uzanlar’ı” çökerten iktidar altı yılın sonunda gırtlağına kadar yolsuzluk iddialarının hedefi haline geldi.
Yasaklar ise azalacağına arttı! Laik bir hukuk devletinde yaşamamıza karşın, dini kurallar devreye sokuldu. Bu partiyi desteklemeyenler, telefonda bile konuşamaz hale getirildi!
Kısacası ilk seçim yatırımı olan “3 Y” iflas etti!
*****
Geçen yılki seçimlerde ise AKP’nin ve Erdoğan’ın imdadına bu kez “Genelkurmay’ın 27 Nisan 2007’deki açıklaması” yetişti. Parti kurmayları bu sayede, geçmişten alışık oldukları “mazlum edebiyatı”ndan seçkin örnekler sergilemeye başladılar.
Satılmaya hazır bazı sözde liberal kalemleri de yanlarına alarak, bu açıklamanın bir “e-muhtıra” olduğunu öne sürdüler ve sözüm ona “askere karşı direnerek” demokrasi mücadelesi (!) verdiler...
Buna bir de dünya ekonomisindeki istikrar eklenince, ilk beş yılda dişe tırnağa dokunur tek bir başarıya imza atmadıkları halde yeniden “seçim zaferi” elde ettiler...
*****
Gelelim bugüne:
Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar öyle arttı ki bu beylerin tekrar bu masalı yutturmalarına olanak kalmadı!
Genelkurmay’ın bir yıldır izlediği politika yüzünden sahte “demokrasi kahramanlıkları”da bitti!
İcraat derseniz, yine sıfır!
Geriye kala kala “yeni bir düşman yaratmak” kaldı!
O “düşman”a vuracaklar, sırtına binecekler ki, bu sayede oy sandıklarının üstündeki delikten yeniden içeri girecekler!
İktidarın son “sürpriz yumurta” sı olan “Doğan Grubu’na savaş” ın sebebi hikmeti bundan ibarettir!
Yani kavganın, gürültünün, tehdidin, şantajın tek nedeni oydur, oy!
Üstelik bugün hedef aldıkları medya grubu daha bir yıl öncesine kadar, karşı görüşteki kesimler tarafından “iktidar lehine çalışmak”la suçlandığı halde!
*****
Peki bu “sürpriz yumurta”yı yer mi halkımız?
Yer!
Çünkü insanlarımızın büyük bir çoğunluğu, “İşin aslı astarı ne” diye sorgulamayı hiçbir zaman öğrenemedi...
En çok bağıranın, en fazla ağlayanın, haklı olduğuna inandı hep!
Bu yüzden bunu da afiyetle yer ve gider ampule basar mührü...
Denenmiş, kalite kontrolden geçirilmiş, başarılı olduğu kanıtlanmış sihirli bir formüldür bu!
Olaylara bir de bu gözle bakmayı deneyin yanılmadığımı göreceksiniz...
*****
günün sorusu
Bugün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 28’inci yıldönümü... Ve tam 28 yıldır darbecilerin yargılanmasını istemek yasak!
İyi de neden? Girmek için can attığımız, özgürlük ve demokrasi beşiği Avrupa Birliği, nasıl oluyor da bu yasağı görmezden geliyor?
*****
İkinci Erdoğan: Fatih Terim!
Siyasette Recep Tayyip Erdoğan neyse, futbolda da Fatih Terim odur...
Neden mi?
İkisi de burunlarından kıl aldırmıyor...
İkisi de yanlış takım kurup, yanlış taktikle sahaya çıkıyor...
İkisi de bilimi bir kenara bırakıp, sadece “gaz vererek” işini yapıyor...
İkisi de galibiyetleri zafer haline getirip üstleniyor yenilgilerin sorumluluğunu ise başkalarına atıyor...
İkisi de eleştiriye tahammülsüz...
İkisi de çabuk sinirleniyor...
İkisi de hakarette, insanların onuruna saldırmakta sınır tanımıyor...
İkisi de kan kusturuyor...
Yeter mi bunca neden?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz