Anadoluda kaç halk ana dilini konuşamıyor?
1 sayfadaki 1 sayfası
Anadoluda kaç halk ana dilini konuşamıyor?
Yaşar Kemal Çankaya Köşkü’ne çıktı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün elinden Kültür Sanat Büyük Ödülü’nü aldı. Kıvanç verici bir törendi. Türkiye’nin sanatçılarına verdiği değeri bir kez daha ortaya koydu.
Gerçi kimileri nedense sanki Türkiye’de ilk kez sanatçılar onurlandırılıyormuş gibi davrandılar. Son 6 yıldır Türkiye’de türeyen bir “liberal aydın tipi” var. Bu kesim iktidarın gönüllü destekçileri Türkiye’de her işi ilk kez AKP yapıyormuş gibi gösteriyorlar. Bu ödül de öyle.
Neyse, gelelim konumuza. Büyük romancı Yaşar Kemal törende bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın dikkatimi çeken ve meraklandıran bir bölümü var. Tabii “cehaletemi mazur görün” tam anlamadığım bir cümlesine takıldım Yaşar Kemal’in.
Diyor ki: “Anadolu’da yaşayan her halk kendi ana dilini konuşacak, kendi ana dilinde eğitim görecek, kitaplar yazacak.”
Baktım dünkü gazete ve televizyon haberlerinde manşetlere çıkan cümle buydu. Bu cümle seçildiğine göre insan ister istemez kendi dilini konuşamayan halkların kimler olduğunu da öğrenmek istiyor. Her nedense kimse bu halkları saymamıştı.
Merakım şu: Anadolu’da kendi ana dilini konuşamayan kaç halk yaşıyor? Hangisi kendi dilini konuşmak, eğitimini bu dille yapmak, kitaplar yazmak istiyor? Ve en önemlisi kim buna yasak koyuyor?
Anladığım kadarıyla Yaşar Kemal bu konuşmasında Kürtleri kastediyor. Bunu da ilk kez yapmıyor.
İşte anlamadığım, Yaşar Kemal çapında bir ismin neden açık konuşmak yerine dolambaçlı bir yol kullanmayı seçtiği. Yaşar Kemal o konuşmasında açık açık “Kürtler kendi dilleriyle konuşsun, kendi dilleriyle eğitim yapsın, kitaplar yazsın” dese çok daha güzel olmaz mı?
Ayrıca bu konuda da çok ciddi bir bilgi kirliliği yaratılıyor. Evet Kürt halkı uzun bir dönem belki kendi arasında bile ana dilini konuşmaktan ürktü, çekindi. Ancak şu anda “Kürtçe konuşamıyorum, bu engelleniyor” diyen bir kişi bile bulamazsınız.
Sorun eğitimi de kendi diliyle yapması ise, elbette oturulup konuşulacaktır ki konuşuluyor da.
Ve öyle sanıyorum, bu konu uygulama aşamasına geldiğinde belki de bizzat Kürtler bunun çok da iyi olmayacağını tartışmaya başlayacaklardır.
*****
Karşılaştığım herkes en az bir konuda benden daha yetenekli, o halde her insandan öğreneceğim bir şey var.
Leo Buscaglia
*****
Bakan ağzından yalan
Başbakan ulusa sesleniş programında “Kriz tepe noktasından inişe geçti” dedi. Konu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’e soruldu. Çiçek soruyu soran muhabirin ifadesini düzelterek “finansal kriz” dedi. Ardından da ekledi: “Ekonomik kriz değil, finansal kriz, ikisi farklı.” Yani Cemil Çiçek, Başbakan’ın ekonomik krizle ilgili bir değerlendirme yapmadığını söylemeye çalıştı. Artık ne fark ederse “Düzelme ekonomide değil, finans piyasalarında” demeye getirdi.
Merak bu ya ben de Başbakan’ın ulusa sesleniş programında ne dediğine baktım. Hiç de Cemil Çiçek’in dediği gibi finansal krizden söz etmiyor. Ekonomik de demiyor sadece “kriz inişe geçti” cümlesini kullanıyor. Normal bir vatandaş “Kriz inişe geçti” cümlesinden ne anlar?
Yerel seçimler yaklaştıkça belli ki işin tadı iyice kaçıyor. Koca bir bakan “her nedense” milyonların önünde doğru olmayan bir beyanı kullanmaktan sakınmıyor.
*****
Kadir Topbaş gerçeği söyleyemiyor
Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz iki gün önce metrobüs hattı için Hollanda’dan alınan otobüslerin kullanılamadığını ileri sürerek İstanbul Belediyesi’nin boşa para harcadığını yazdı.
Oysa bir hafta kadar önce gerçek metrobüslerin neden kullanılamadığını yazmıştım. Herhalde Yılmaz’ın gözünden kaçtı ya da yazdıklarıma inanmadı.
Dün İstanbul Belediyesi’nin açıklaması vardı Yılmaz’ın sütununda. Açıklamada bu otobüslerin çok yararlı olduğu belirtiliyor ama neden hâlâ kullanılmadığı söylenmiyor. Nitekim Yılmaz da bu ayrıntıya dikkat çekerek önceki iddiasını sürdürmüş.
Belediyenin açıklayamadığı gerçek şu: Bu otobüsler şu anda kullanılanlara göre gerçekten çok daha verimli ve ucuz. 7 metre daha uzun olmasına rağmen üst geçit dönüşlerini çok daha kolay yapabiliyorlar. Şoför olmasa bile hatta gidip gelebiliyor, çok az yakıtla ve sessiz çalışıyorlar.
Peki niye yola çıkmıyorlar? Başbakan Erdoğan açılış yapmak istiyor. Ama zaman bulamıyor. Belediye de açılışı Başbakan yapacak diye otobüsleri sefere koyamıyor. Üstelik Başbakan’ın hiddetinden çekindiği için olsa gerek “Efendim ne zaman geleceksiniz?” diye de soramıyor. İşte sorun bu. Başkan bu gerçeği tabii ki açıklayamıyor.
*****
Metrobüs yolunda kazaya hukuki yorum
Önceki gün Kadıköy yakasındaki metrobüs yolu yapımında bir iş makinesinin menavra yaparken yola çıkması sonucu meydana gelen kazada ne yazık ki iki kişi can verdi.
Bu tabii ki yapım aşamasındaki bir kaza. Peki gerçek metrobüsler kullanılmaz da, şimdiki otobüsler kullanılmaya devam ederse ve trafik de sağdan değil soldan akarsa, metrobüs yolunda meydana gelecek bir kazada hukuk ne yapacak?
Çünkü Türkiye’deki trafik kanununa göre trafik sağdan işler. Oysa metrobüs hattında, otobüslerin solda kapısı olmadığı için trafik sağdan akıtılıyor.
Diyelim ki bu yola biri girdi ve kendisine otobüs çarptı. Mağdur kişi haklı olarak “Sola baktım gelen yoktu, bir koşu geçerim sandım, ama meğer otobüs sağımdan geliyormuş” diyebilir. Tamam o hatta girmek yasak ama, bu mağdurun hakkını tamamen ortadan kaldırmıyor ki.
İşte buyrun size yeni bir “metropol” sorunu.
*****
Asker Temel’in el bombası
Askeri hastanede yatan Temel ve arkadaşlarının cinsel organları kopmuş. Sebebini soranlara Temel anlatıyor: “El pombasu talimu yapayuduk, pimi çektuktan sonra ona kadar sayup atmamuz emredildi, piz de parmaklarumuzla saymaya paşladuk, pir, içi, uç, tört, peş, öpür ele geçmek için pompalaru apuş arasına koyalum tedük, alti, yeti, seçiz, tokuz... Bummm!!!”
Gerçi kimileri nedense sanki Türkiye’de ilk kez sanatçılar onurlandırılıyormuş gibi davrandılar. Son 6 yıldır Türkiye’de türeyen bir “liberal aydın tipi” var. Bu kesim iktidarın gönüllü destekçileri Türkiye’de her işi ilk kez AKP yapıyormuş gibi gösteriyorlar. Bu ödül de öyle.
Neyse, gelelim konumuza. Büyük romancı Yaşar Kemal törende bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın dikkatimi çeken ve meraklandıran bir bölümü var. Tabii “cehaletemi mazur görün” tam anlamadığım bir cümlesine takıldım Yaşar Kemal’in.
Diyor ki: “Anadolu’da yaşayan her halk kendi ana dilini konuşacak, kendi ana dilinde eğitim görecek, kitaplar yazacak.”
Baktım dünkü gazete ve televizyon haberlerinde manşetlere çıkan cümle buydu. Bu cümle seçildiğine göre insan ister istemez kendi dilini konuşamayan halkların kimler olduğunu da öğrenmek istiyor. Her nedense kimse bu halkları saymamıştı.
Merakım şu: Anadolu’da kendi ana dilini konuşamayan kaç halk yaşıyor? Hangisi kendi dilini konuşmak, eğitimini bu dille yapmak, kitaplar yazmak istiyor? Ve en önemlisi kim buna yasak koyuyor?
Anladığım kadarıyla Yaşar Kemal bu konuşmasında Kürtleri kastediyor. Bunu da ilk kez yapmıyor.
İşte anlamadığım, Yaşar Kemal çapında bir ismin neden açık konuşmak yerine dolambaçlı bir yol kullanmayı seçtiği. Yaşar Kemal o konuşmasında açık açık “Kürtler kendi dilleriyle konuşsun, kendi dilleriyle eğitim yapsın, kitaplar yazsın” dese çok daha güzel olmaz mı?
Ayrıca bu konuda da çok ciddi bir bilgi kirliliği yaratılıyor. Evet Kürt halkı uzun bir dönem belki kendi arasında bile ana dilini konuşmaktan ürktü, çekindi. Ancak şu anda “Kürtçe konuşamıyorum, bu engelleniyor” diyen bir kişi bile bulamazsınız.
Sorun eğitimi de kendi diliyle yapması ise, elbette oturulup konuşulacaktır ki konuşuluyor da.
Ve öyle sanıyorum, bu konu uygulama aşamasına geldiğinde belki de bizzat Kürtler bunun çok da iyi olmayacağını tartışmaya başlayacaklardır.
*****
Karşılaştığım herkes en az bir konuda benden daha yetenekli, o halde her insandan öğreneceğim bir şey var.
Leo Buscaglia
*****
Bakan ağzından yalan
Başbakan ulusa sesleniş programında “Kriz tepe noktasından inişe geçti” dedi. Konu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’e soruldu. Çiçek soruyu soran muhabirin ifadesini düzelterek “finansal kriz” dedi. Ardından da ekledi: “Ekonomik kriz değil, finansal kriz, ikisi farklı.” Yani Cemil Çiçek, Başbakan’ın ekonomik krizle ilgili bir değerlendirme yapmadığını söylemeye çalıştı. Artık ne fark ederse “Düzelme ekonomide değil, finans piyasalarında” demeye getirdi.
Merak bu ya ben de Başbakan’ın ulusa sesleniş programında ne dediğine baktım. Hiç de Cemil Çiçek’in dediği gibi finansal krizden söz etmiyor. Ekonomik de demiyor sadece “kriz inişe geçti” cümlesini kullanıyor. Normal bir vatandaş “Kriz inişe geçti” cümlesinden ne anlar?
Yerel seçimler yaklaştıkça belli ki işin tadı iyice kaçıyor. Koca bir bakan “her nedense” milyonların önünde doğru olmayan bir beyanı kullanmaktan sakınmıyor.
*****
Kadir Topbaş gerçeği söyleyemiyor
Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz iki gün önce metrobüs hattı için Hollanda’dan alınan otobüslerin kullanılamadığını ileri sürerek İstanbul Belediyesi’nin boşa para harcadığını yazdı.
Oysa bir hafta kadar önce gerçek metrobüslerin neden kullanılamadığını yazmıştım. Herhalde Yılmaz’ın gözünden kaçtı ya da yazdıklarıma inanmadı.
Dün İstanbul Belediyesi’nin açıklaması vardı Yılmaz’ın sütununda. Açıklamada bu otobüslerin çok yararlı olduğu belirtiliyor ama neden hâlâ kullanılmadığı söylenmiyor. Nitekim Yılmaz da bu ayrıntıya dikkat çekerek önceki iddiasını sürdürmüş.
Belediyenin açıklayamadığı gerçek şu: Bu otobüsler şu anda kullanılanlara göre gerçekten çok daha verimli ve ucuz. 7 metre daha uzun olmasına rağmen üst geçit dönüşlerini çok daha kolay yapabiliyorlar. Şoför olmasa bile hatta gidip gelebiliyor, çok az yakıtla ve sessiz çalışıyorlar.
Peki niye yola çıkmıyorlar? Başbakan Erdoğan açılış yapmak istiyor. Ama zaman bulamıyor. Belediye de açılışı Başbakan yapacak diye otobüsleri sefere koyamıyor. Üstelik Başbakan’ın hiddetinden çekindiği için olsa gerek “Efendim ne zaman geleceksiniz?” diye de soramıyor. İşte sorun bu. Başkan bu gerçeği tabii ki açıklayamıyor.
*****
Metrobüs yolunda kazaya hukuki yorum
Önceki gün Kadıköy yakasındaki metrobüs yolu yapımında bir iş makinesinin menavra yaparken yola çıkması sonucu meydana gelen kazada ne yazık ki iki kişi can verdi.
Bu tabii ki yapım aşamasındaki bir kaza. Peki gerçek metrobüsler kullanılmaz da, şimdiki otobüsler kullanılmaya devam ederse ve trafik de sağdan değil soldan akarsa, metrobüs yolunda meydana gelecek bir kazada hukuk ne yapacak?
Çünkü Türkiye’deki trafik kanununa göre trafik sağdan işler. Oysa metrobüs hattında, otobüslerin solda kapısı olmadığı için trafik sağdan akıtılıyor.
Diyelim ki bu yola biri girdi ve kendisine otobüs çarptı. Mağdur kişi haklı olarak “Sola baktım gelen yoktu, bir koşu geçerim sandım, ama meğer otobüs sağımdan geliyormuş” diyebilir. Tamam o hatta girmek yasak ama, bu mağdurun hakkını tamamen ortadan kaldırmıyor ki.
İşte buyrun size yeni bir “metropol” sorunu.
*****
Asker Temel’in el bombası
Askeri hastanede yatan Temel ve arkadaşlarının cinsel organları kopmuş. Sebebini soranlara Temel anlatıyor: “El pombasu talimu yapayuduk, pimi çektuktan sonra ona kadar sayup atmamuz emredildi, piz de parmaklarumuzla saymaya paşladuk, pir, içi, uç, tört, peş, öpür ele geçmek için pompalaru apuş arasına koyalum tedük, alti, yeti, seçiz, tokuz... Bummm!!!”
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz