Sertleşen Avrupa Birliği
1 sayfadaki 1 sayfası
Sertleşen Avrupa Birliği
Sertleşen Avrupa Birliği
AB’nin son raporu, özellikle Kıbrıs konusunda, sertleşmekteymiş.
AB’nin saygın makamları Türkiye’den, eli kanlı, geçmişi AB ülkelerinin
her birinin yüzünü kızartacak suçlarla dolu, Rum idaresini (kendileri
tanıdı diye) “Kıbrıs’ın meşru hükümeti” olarak tanımasını, limanlarını
Kıbrıs dedikleri bayrağa açmasını, kısacası Kıbrıs meselesini Rumların
lehine halletmesini istiyorlar.
Bu konuda “Kıbrıs meselesi
halledilmeden Kıbrıs’ı(!) üye yapmamız hataydı ancak bunu düzeltecek
halimiz yok” demelerine rağmen Türkiye’den ve KKTC halkından bu hatayı
meşrulaştırmak için ısrar etmeleri, AB açısından yüz kızartıcı bir
davranıştır çünkü yapmış oldukları hata Kıbrıs’ta yaşayan iki eşit
ortaktan birinin, Kıbrıs Türk halkının, insanca yaşamak ve hatta var
olmak hakkını ihlâl anlamına gelmektedir. Ayrıca 1960 Antlaşmalarının
meydana getirdiği Kıbrıs Cumhuriyetinde iki ayrı demokrasinin varlığı
bahis konusudur. Kıbrıs’ın bağımsızlığında ve egemenliğinde eşit
haklara sahip olan iki halkın (adlarına toplum dense de) kendi
temsilcilerini ayrı listelerde seçmek hakları da ihlâl edilmekte,
Kıbrıs Türklerinin seçmediği Rum makamları Kıbrıs’ın tümünün meşru
hükümeti addedilmek suretiyle AB, şampiyonluğunu yaptığı demokrasiyi de
hicap duymadan kirletmiş olmaktadır. Bu da yetmedi, AB Kıbrıs’ta
1963’den 1974’e kadar insan haklarını çiğneyen, 16 günlük bebekleri ve
14 yaşına kadar çocukları genç anneleri ve yaşlı nineleri ile birlikte
toplu mezarlara gömen, Uluslararası Antlaşmaları çiğneyerek ülkenin
Anayasasını “ölmüş ve gömülmüş” ilân ederek Ortaklık devletini bir Rum
Cumhuriyetine dönüştürmek için Uluslararası arenada akla gelen her
yalana ve her hileye baş vurmuş olan Rum ortağı AB üyesi yapmakla,
AB’nin temelini teşkil eden her ilkeyi de kirletmiş bulunmaktadır.
AB
yetkililerini yukarıda sıraladığımız gerçekleri incelemeğe ve yapmış
oldukları vahim hatadan dönemeyeceklerse de bu hatayı Türkiye’ye ve
KKTC halkına kabul ettirmek için baskı yapmaktan vazgeçmeye davet
ediyoruz. Hak ve adalet, demokrasiye ve insanlığa saygı, Kıbrıs
dahilinde ve yörede kalıcı barışa hizmet bunu gerektirmektedir. Hak ve
adalet başkalarının yaptıkları hatalar üzerine bina edilemez. Kalıcı
barış, ihtilâf halinde olan taraflara eşit muamele ile mümkündür. AB bu
ilkeleri de insafsızca çiğnemektedir.
Kıbrıs’ta, Belçika’da
olduğu gibi, iki ayrı dil mensubu halk yaşamaktadır. Buna ek olarak din
ayrılığı, kültür ayrılığı, milli görüş ve milli hedef ayrılıkları da
vardır. 1960 Antlaşmaları bunları kaale alarak ve tarafların rizası ile
Garantiye alınmış bir ortaklık devleti meydana getirmişti. Kıbrıs’ta
Rum ortak yasaklanmış olan “Yunanistan’a ilhak” sevdası ile bu
ortaklığı yakıp yıkmış fakat Türk ortağı dize getirememiştir çünkü 1960
Antlaşmaları Garantörlerin haklarını da korumaktaydı ve Türkiye,
güvenliği ile yakından ilgili, Lozan Antlaşmasının oluşturduğu
Türk-Yunan dengesine bağlı olan bu antlaşmadaki dengelerin bozulmasına
müsaade edemezdi. Şimdi Belçika’da taraflardan biri diğerine, Kıbrıs’ta
Rum ortağın Türk ortağına yapmış olduğu muameleyi yapmış olsaydı
Belçika, Kıbrıs’ta olduğu gibi ikiye bölünmez miydi? Ve bu bölünmeden
sonra Belçika’nın yeniden birleşmesi gündeme geldiğinde, saldırıya
uğramış olan taraf, bunun ileride tekrarlanamayacağı garantiler veya
tedbirler üzerinde durmaz mıydı? Bugün Belçika’da federal bir sistem
konuşulmaktadır. Çekler ile Slovaklar anlaşarak ayrılmışlar, kendi
egemenliklerine sahip çıkmışlar ve AB’nin şemsiyesi altında
birlikteliklerini devam ettirmektedirler. Kıbrıs’ta ayrılık kanlı
olmuştur. Ayrılığı 1974’deki olaylara bağlayarak ahkâm kesmenin kimseye
yararı yoktur. Ayrılık 1963’de Ortaklığın Rumlar tarafından yıkılması
ile başlamıştır. Kıbrıs meselesinin başlangıcı 1963 Aralık ayıdır.
AB’nin bağrına bastığı Kıbrıs Hükümeti soykırımına tevessül etmiş olan
eski Rum ortaktır. AB bu gerçekleri görmeli ve sertleşecekse suçlu, eli
kanlı, geçmişi bozuk Rum idaresi ile destekçilerine karşı
sertleşmelidir.
AB’nin son raporu, özellikle Kıbrıs konusunda, sertleşmekteymiş.
AB’nin saygın makamları Türkiye’den, eli kanlı, geçmişi AB ülkelerinin
her birinin yüzünü kızartacak suçlarla dolu, Rum idaresini (kendileri
tanıdı diye) “Kıbrıs’ın meşru hükümeti” olarak tanımasını, limanlarını
Kıbrıs dedikleri bayrağa açmasını, kısacası Kıbrıs meselesini Rumların
lehine halletmesini istiyorlar.
Bu konuda “Kıbrıs meselesi
halledilmeden Kıbrıs’ı(!) üye yapmamız hataydı ancak bunu düzeltecek
halimiz yok” demelerine rağmen Türkiye’den ve KKTC halkından bu hatayı
meşrulaştırmak için ısrar etmeleri, AB açısından yüz kızartıcı bir
davranıştır çünkü yapmış oldukları hata Kıbrıs’ta yaşayan iki eşit
ortaktan birinin, Kıbrıs Türk halkının, insanca yaşamak ve hatta var
olmak hakkını ihlâl anlamına gelmektedir. Ayrıca 1960 Antlaşmalarının
meydana getirdiği Kıbrıs Cumhuriyetinde iki ayrı demokrasinin varlığı
bahis konusudur. Kıbrıs’ın bağımsızlığında ve egemenliğinde eşit
haklara sahip olan iki halkın (adlarına toplum dense de) kendi
temsilcilerini ayrı listelerde seçmek hakları da ihlâl edilmekte,
Kıbrıs Türklerinin seçmediği Rum makamları Kıbrıs’ın tümünün meşru
hükümeti addedilmek suretiyle AB, şampiyonluğunu yaptığı demokrasiyi de
hicap duymadan kirletmiş olmaktadır. Bu da yetmedi, AB Kıbrıs’ta
1963’den 1974’e kadar insan haklarını çiğneyen, 16 günlük bebekleri ve
14 yaşına kadar çocukları genç anneleri ve yaşlı nineleri ile birlikte
toplu mezarlara gömen, Uluslararası Antlaşmaları çiğneyerek ülkenin
Anayasasını “ölmüş ve gömülmüş” ilân ederek Ortaklık devletini bir Rum
Cumhuriyetine dönüştürmek için Uluslararası arenada akla gelen her
yalana ve her hileye baş vurmuş olan Rum ortağı AB üyesi yapmakla,
AB’nin temelini teşkil eden her ilkeyi de kirletmiş bulunmaktadır.
AB
yetkililerini yukarıda sıraladığımız gerçekleri incelemeğe ve yapmış
oldukları vahim hatadan dönemeyeceklerse de bu hatayı Türkiye’ye ve
KKTC halkına kabul ettirmek için baskı yapmaktan vazgeçmeye davet
ediyoruz. Hak ve adalet, demokrasiye ve insanlığa saygı, Kıbrıs
dahilinde ve yörede kalıcı barışa hizmet bunu gerektirmektedir. Hak ve
adalet başkalarının yaptıkları hatalar üzerine bina edilemez. Kalıcı
barış, ihtilâf halinde olan taraflara eşit muamele ile mümkündür. AB bu
ilkeleri de insafsızca çiğnemektedir.
Kıbrıs’ta, Belçika’da
olduğu gibi, iki ayrı dil mensubu halk yaşamaktadır. Buna ek olarak din
ayrılığı, kültür ayrılığı, milli görüş ve milli hedef ayrılıkları da
vardır. 1960 Antlaşmaları bunları kaale alarak ve tarafların rizası ile
Garantiye alınmış bir ortaklık devleti meydana getirmişti. Kıbrıs’ta
Rum ortak yasaklanmış olan “Yunanistan’a ilhak” sevdası ile bu
ortaklığı yakıp yıkmış fakat Türk ortağı dize getirememiştir çünkü 1960
Antlaşmaları Garantörlerin haklarını da korumaktaydı ve Türkiye,
güvenliği ile yakından ilgili, Lozan Antlaşmasının oluşturduğu
Türk-Yunan dengesine bağlı olan bu antlaşmadaki dengelerin bozulmasına
müsaade edemezdi. Şimdi Belçika’da taraflardan biri diğerine, Kıbrıs’ta
Rum ortağın Türk ortağına yapmış olduğu muameleyi yapmış olsaydı
Belçika, Kıbrıs’ta olduğu gibi ikiye bölünmez miydi? Ve bu bölünmeden
sonra Belçika’nın yeniden birleşmesi gündeme geldiğinde, saldırıya
uğramış olan taraf, bunun ileride tekrarlanamayacağı garantiler veya
tedbirler üzerinde durmaz mıydı? Bugün Belçika’da federal bir sistem
konuşulmaktadır. Çekler ile Slovaklar anlaşarak ayrılmışlar, kendi
egemenliklerine sahip çıkmışlar ve AB’nin şemsiyesi altında
birlikteliklerini devam ettirmektedirler. Kıbrıs’ta ayrılık kanlı
olmuştur. Ayrılığı 1974’deki olaylara bağlayarak ahkâm kesmenin kimseye
yararı yoktur. Ayrılık 1963’de Ortaklığın Rumlar tarafından yıkılması
ile başlamıştır. Kıbrıs meselesinin başlangıcı 1963 Aralık ayıdır.
AB’nin bağrına bastığı Kıbrıs Hükümeti soykırımına tevessül etmiş olan
eski Rum ortaktır. AB bu gerçekleri görmeli ve sertleşecekse suçlu, eli
kanlı, geçmişi bozuk Rum idaresi ile destekçilerine karşı
sertleşmelidir.
Rauf DENKTAŞ- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 57
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 15
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz