Tarih okumak
1 sayfadaki 1 sayfası
Tarih okumak
Tarih okumak
Kitaplığımda, bazı unuttuğum kitaplara rastlamak, eski dostlarla yeniden buluşmak gibi güzel bir heyecan veriyor bana.
Bu yüzden sık sık kitap raflarını karıştırıyor ve eski dostlarımın peşine düşüyorum.
Son günlerde yine böyle bir hazineye rastladım.
1960’lı yılların sonunda aldığım ve yutar gibi okuduğum bir kitap dizisi çıktı karşıma.
Küçük boy, ince, kapakları kopmuş risaleler bunlar.
Yakın tarihimizle ilgili küçük kitaplar.
Çoğunun yazarı Kandemir takma adını taşıyor.
Biri “İzmir Suikasti”. Öteki “Siyasi Cinayetler.”
Bir başkası; “Serbest Fırka Olayı.”
Dizi böyle gidiyor.
Çoğu 1950’li yıllarda basılmış.
Kitaplarda
o kadar ilginç olaylar anlatılıyor ki, neredeyse bir polis romanı
okurken duyduğunuz heyecanla çeviriyorsunuz sayfaları.
Galiba yeni baskıları da yok.
Mesela Siyasi Cinayetler’de Ali Şükrü Bey’in Topal Osman tarafından öldürülüşü anlatılıyor.
İkinci bir cinayet; Meclis’te Halit Paşa’nın Ali Çetinkaya tarafından vuruluşu.
Yaralı, Meclis kütüphanesinde bir masaya yatırılmış ve günlerce İstanbul’dan gelecek olan doktor beklenmiş.
Doktor ulaştığı zaman da tedavi için geç kalınmış.
O dönemdeki kullanımla Gazi Paşa’nın da Meclis’teki odasından geldiği ve Halit Paşa’nın vurulmasına çok üzüldüğü anlatılıyor.
Ali Çetinkaya İstiklal Mahkemeleri’nin üç Ali’sinden biri.
İzmir’de, suikast nedeniyle tutuklu olarak getirilen Kazım Karabekir ve Ali Fuat Paşa’yı sorguya çeken heyette.
***
Son günlerde birçok kişi “tarihle yüzleşmek”ten söz ediyor.
Bu söz tarihi bilmekten, öğrenmekten daha öteye anlamlar içermekte.
Tarihle yüzleşmek sözü, tarihi sorumlukları hatırlamak, gizlenen gerçekleri açığa vurmak gibi bir ton taşıyor.
Bunun en önemli nedeni, cumhuriyet kuşakları olarak tarihimizi öğrenmemiş oluşumuz.
Benim
gibi özel merak sahibi olanlar İttihat Terakki’yi de, Jön Türkler’i de,
Ermeni tehciri’ni de, Terakkiperver Fırka ya da Serbest Fırka
olaylarını da gençliğinde okumuştu elbette.
Hem de birbiriyle çelişen bir sürü kaynaktan.
Ama çoğunluk bu olayları bilmeden yetişti.
Şimdi yakın tarihe büyük bir ilgi oluştuğu görülüyor.
Bu da olumlu elbette.
***
Ama işin tehlikesi, bir iki kitabın yanlı tutumuna kapılıp, tarihi yanlış yorumlamak tehlikesi.
Özellikle
1906-1930 arası o kadar hızlı yaşanmış, o kadar inanılmaz olaylarla
dolu bir dönem ki; doğru bir fikir edinebilmek için bir sürü kaynağa
başvurmak gerekiyor.
Öyle birkaç anı kitabıyla geçiştirilebilecek konular değil bunlar.
Arka
arkaya yaşanan üç savaşı yani Balkan, Birinci Cihan ve İstiklal
Harpleri’ni, bu harplerin yarattığı yıkımı, topraklarının ve nüfusunun
üçte ikisini kaybederek yıkılan bir imparatorluğu, bunun yarattığı
korkuları, travmaları, hayal kırıklıklarını, siyasi mücadeleleri çok
iyi incelemek zorundayız.
İttihat Terakki’nin ortaya çıkışı,
Padişahın halli, Babıali Baskını, Rumeli’nin kaybı, Trablusgarp,
Çanakkale, Sarıkamış, Ermeni Tehciri, Kanal, Kafkasya, Orta Doğu,
Anadolu ihtilali gibi, tek tek adlarını ansak bile bu köşeye sığmayacak
kadar çok olayın tümünü birden görmek zorundayız.
Bu muazzam altüst oluş döneminin sadece bir cephesini, bir tek olayı ele almak insanı yanılgılara götürebilir.
Kitaplığımda, bazı unuttuğum kitaplara rastlamak, eski dostlarla yeniden buluşmak gibi güzel bir heyecan veriyor bana.
Bu yüzden sık sık kitap raflarını karıştırıyor ve eski dostlarımın peşine düşüyorum.
Son günlerde yine böyle bir hazineye rastladım.
1960’lı yılların sonunda aldığım ve yutar gibi okuduğum bir kitap dizisi çıktı karşıma.
Küçük boy, ince, kapakları kopmuş risaleler bunlar.
Yakın tarihimizle ilgili küçük kitaplar.
Çoğunun yazarı Kandemir takma adını taşıyor.
Biri “İzmir Suikasti”. Öteki “Siyasi Cinayetler.”
Bir başkası; “Serbest Fırka Olayı.”
Dizi böyle gidiyor.
Çoğu 1950’li yıllarda basılmış.
Kitaplarda
o kadar ilginç olaylar anlatılıyor ki, neredeyse bir polis romanı
okurken duyduğunuz heyecanla çeviriyorsunuz sayfaları.
Galiba yeni baskıları da yok.
Mesela Siyasi Cinayetler’de Ali Şükrü Bey’in Topal Osman tarafından öldürülüşü anlatılıyor.
İkinci bir cinayet; Meclis’te Halit Paşa’nın Ali Çetinkaya tarafından vuruluşu.
Yaralı, Meclis kütüphanesinde bir masaya yatırılmış ve günlerce İstanbul’dan gelecek olan doktor beklenmiş.
Doktor ulaştığı zaman da tedavi için geç kalınmış.
O dönemdeki kullanımla Gazi Paşa’nın da Meclis’teki odasından geldiği ve Halit Paşa’nın vurulmasına çok üzüldüğü anlatılıyor.
Ali Çetinkaya İstiklal Mahkemeleri’nin üç Ali’sinden biri.
İzmir’de, suikast nedeniyle tutuklu olarak getirilen Kazım Karabekir ve Ali Fuat Paşa’yı sorguya çeken heyette.
***
Son günlerde birçok kişi “tarihle yüzleşmek”ten söz ediyor.
Bu söz tarihi bilmekten, öğrenmekten daha öteye anlamlar içermekte.
Tarihle yüzleşmek sözü, tarihi sorumlukları hatırlamak, gizlenen gerçekleri açığa vurmak gibi bir ton taşıyor.
Bunun en önemli nedeni, cumhuriyet kuşakları olarak tarihimizi öğrenmemiş oluşumuz.
Benim
gibi özel merak sahibi olanlar İttihat Terakki’yi de, Jön Türkler’i de,
Ermeni tehciri’ni de, Terakkiperver Fırka ya da Serbest Fırka
olaylarını da gençliğinde okumuştu elbette.
Hem de birbiriyle çelişen bir sürü kaynaktan.
Ama çoğunluk bu olayları bilmeden yetişti.
Şimdi yakın tarihe büyük bir ilgi oluştuğu görülüyor.
Bu da olumlu elbette.
***
Ama işin tehlikesi, bir iki kitabın yanlı tutumuna kapılıp, tarihi yanlış yorumlamak tehlikesi.
Özellikle
1906-1930 arası o kadar hızlı yaşanmış, o kadar inanılmaz olaylarla
dolu bir dönem ki; doğru bir fikir edinebilmek için bir sürü kaynağa
başvurmak gerekiyor.
Öyle birkaç anı kitabıyla geçiştirilebilecek konular değil bunlar.
Arka
arkaya yaşanan üç savaşı yani Balkan, Birinci Cihan ve İstiklal
Harpleri’ni, bu harplerin yarattığı yıkımı, topraklarının ve nüfusunun
üçte ikisini kaybederek yıkılan bir imparatorluğu, bunun yarattığı
korkuları, travmaları, hayal kırıklıklarını, siyasi mücadeleleri çok
iyi incelemek zorundayız.
İttihat Terakki’nin ortaya çıkışı,
Padişahın halli, Babıali Baskını, Rumeli’nin kaybı, Trablusgarp,
Çanakkale, Sarıkamış, Ermeni Tehciri, Kanal, Kafkasya, Orta Doğu,
Anadolu ihtilali gibi, tek tek adlarını ansak bile bu köşeye sığmayacak
kadar çok olayın tümünü birden görmek zorundayız.
Bu muazzam altüst oluş döneminin sadece bir cephesini, bir tek olayı ele almak insanı yanılgılara götürebilir.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz