2008 dersleri
1 sayfadaki 1 sayfası
2008 dersleri
2008 dersleri
2008’i, “eşeği boyayıp babasına satanların iflas ettiği yıl” olarak hatırlayacağız herhalde.
Bu
yıldan çıkaracağımız en büyük ders, tarihin birçok döneminde görüldüğü
gibi insanoğlunun sınırsız hırslarının yol açtığı felaketler olmalı.
Bu
gerçeği herkes biliyor, algılıyor ama yine de fırsat düşünce
çıldırmaktan geri kalmıyor. Çılgınlık sözcüğünü bilerek kullanıyorum
çünkü gerçek bir çılgınlık döneminden geçtik.
New York’tan,
Londra’dan yayılan ölçüsüz para kazanma ve sınırsız harcama modası,
bugün intiharlara, milyonlarca kişinin aç kalmasına neden oluyor.
Geçtiğimiz yılları hatırlayın.
Amerika’da lise öğrencisi çocuklar milyonlarca dolarla oynamaya başlamıştı.
Bir bilgisayar yazılım şirketi, yılbaşında bütün çalışanlarına Porsche araba hediye ediyordu.
Bir takım şirketlerin başındaki adamlar 100 milyon dolar yılsonu primi alıyordu.
Milyar dolar geliri olan yöneticiler belirmişti.
Okulu yeni bitirmiş bir takım çocuklar, onun bunun parasını kullanarak alabildiğine zengin bir hayat sürüyorlardı.
Peki bütün bu insanlar ne yapıyordu da bu paraları kazanıyorlardı dersiniz?
İnsanlığa ne katkıları vardı?
Bilimsel bir buluşa mı imza atıyorlardı ya da tıp alanında bir gelişmeye mi?
Yoksa büyük bir sanat eseri mi yaratıyorlardı? Ekonomik faaliyetleriyle insanlığın hayatını mı kolaylaştırıyorlardı?
Hayır, hiçbirini yapmıyorlardı.
Sadece el âlemin parasını alıp ciddi olmayan yatırımlarla uğraşıyorlardı.
Şu hisseleri alıp birleştirdim, şunları ayırdım, şu şirketi şuna pazarladım diyerek uydur kaydır işler yapıyorlardı.
Bunun
sonucunda, bıyıkları yeni terlerken yüz metrelik yatlar, uçaklar,
milyon dolarlık saatler, astronomik fiyatlara satılan daireler
alıyorlardı.
Diğer insanlara da enayi gözüyle bakıyorlardı.
Sonra ne oldu?
Bu
saadet zinciri, beklendiği gibi çöktü. İnsanlığı işsizlik, açlık
korkusu sardı. Namuslu iş adamları birer birer intihar etmeye başladı.
Eğer
günümüzün kapitalizmi doğru dürüst bir hukuk sistemine dayanıyor
olsaydı bu adamların derhal hapse konması ve ömür boyu orada
tutulmaları gerekirdi.
Ama bugünkü düzenin böyle bir namusu yok.
Kumar haline gelen borsalarla, binbir manipülasyon yapılan hisse senetleriyle, aldatmacayla, kazıklamayla ilerleyen bir sistem.
Dünyanın en büyük bankalarından birisinin, bir bölge yöneticisi ne anlattı biliyor musunuz?
Genel Müdürlük talimat vermiş ve batmış olan kağıtları, müşterilerine sokuşturmasını istemiş.
Buyurun.
***
Kimse yanlış anlamasın. Ben serbest piyasaya, rekabete, gelişmeye, zenginliğe karşı olacak kadar dar kafalı bir insan değilim.
Ama yapılan bu değildi, sahtekârlıktı.
Bu
yüzden 2008 yılını “eşeği boyayıp babasına satanların iflas ettiği yıl”
olarak nitelendirmekte pek de haksız sayılmam herhalde.
2008’i, “eşeği boyayıp babasına satanların iflas ettiği yıl” olarak hatırlayacağız herhalde.
Bu
yıldan çıkaracağımız en büyük ders, tarihin birçok döneminde görüldüğü
gibi insanoğlunun sınırsız hırslarının yol açtığı felaketler olmalı.
Bu
gerçeği herkes biliyor, algılıyor ama yine de fırsat düşünce
çıldırmaktan geri kalmıyor. Çılgınlık sözcüğünü bilerek kullanıyorum
çünkü gerçek bir çılgınlık döneminden geçtik.
New York’tan,
Londra’dan yayılan ölçüsüz para kazanma ve sınırsız harcama modası,
bugün intiharlara, milyonlarca kişinin aç kalmasına neden oluyor.
Geçtiğimiz yılları hatırlayın.
Amerika’da lise öğrencisi çocuklar milyonlarca dolarla oynamaya başlamıştı.
Bir bilgisayar yazılım şirketi, yılbaşında bütün çalışanlarına Porsche araba hediye ediyordu.
Bir takım şirketlerin başındaki adamlar 100 milyon dolar yılsonu primi alıyordu.
Milyar dolar geliri olan yöneticiler belirmişti.
Okulu yeni bitirmiş bir takım çocuklar, onun bunun parasını kullanarak alabildiğine zengin bir hayat sürüyorlardı.
Peki bütün bu insanlar ne yapıyordu da bu paraları kazanıyorlardı dersiniz?
İnsanlığa ne katkıları vardı?
Bilimsel bir buluşa mı imza atıyorlardı ya da tıp alanında bir gelişmeye mi?
Yoksa büyük bir sanat eseri mi yaratıyorlardı? Ekonomik faaliyetleriyle insanlığın hayatını mı kolaylaştırıyorlardı?
Hayır, hiçbirini yapmıyorlardı.
Sadece el âlemin parasını alıp ciddi olmayan yatırımlarla uğraşıyorlardı.
Şu hisseleri alıp birleştirdim, şunları ayırdım, şu şirketi şuna pazarladım diyerek uydur kaydır işler yapıyorlardı.
Bunun
sonucunda, bıyıkları yeni terlerken yüz metrelik yatlar, uçaklar,
milyon dolarlık saatler, astronomik fiyatlara satılan daireler
alıyorlardı.
Diğer insanlara da enayi gözüyle bakıyorlardı.
Sonra ne oldu?
Bu
saadet zinciri, beklendiği gibi çöktü. İnsanlığı işsizlik, açlık
korkusu sardı. Namuslu iş adamları birer birer intihar etmeye başladı.
Eğer
günümüzün kapitalizmi doğru dürüst bir hukuk sistemine dayanıyor
olsaydı bu adamların derhal hapse konması ve ömür boyu orada
tutulmaları gerekirdi.
Ama bugünkü düzenin böyle bir namusu yok.
Kumar haline gelen borsalarla, binbir manipülasyon yapılan hisse senetleriyle, aldatmacayla, kazıklamayla ilerleyen bir sistem.
Dünyanın en büyük bankalarından birisinin, bir bölge yöneticisi ne anlattı biliyor musunuz?
Genel Müdürlük talimat vermiş ve batmış olan kağıtları, müşterilerine sokuşturmasını istemiş.
Buyurun.
***
Kimse yanlış anlamasın. Ben serbest piyasaya, rekabete, gelişmeye, zenginliğe karşı olacak kadar dar kafalı bir insan değilim.
Ama yapılan bu değildi, sahtekârlıktı.
Bu
yüzden 2008 yılını “eşeği boyayıp babasına satanların iflas ettiği yıl”
olarak nitelendirmekte pek de haksız sayılmam herhalde.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz