2009 daha iyi olacak
1 sayfadaki 1 sayfası
2009 daha iyi olacak
Yeni yılın ilk yazısında koca bir yılın muhasebesini yapmak, yeni yıldan beklentilerime yer vermek istiyor ve önce 2009’un “toplumsal hoşgörünün” daha gerçek olduğu ve uygulandığı bir Türkiye getirmesi umudunu dile getirerek başlamak istiyorum.
2009’un daha iyi olacağını gösteren ilk örnek siyaset içinden geldi bana göre; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gösterdi bunu. Üstelik Türk toplumunun 2009 için de sonrası için de ne istediğini, nasıl bir siyaset istediğini açıkça gösterdi. Sayın Kılıçdaroğlu, 2008’de, arka arkaya, Klasik Türk siyaset anlayışının, 3 örneği ile karşı karşıya geldi.Ve üçünün de siyaset yaşamını sona erdirdi. Efendi, sakin, kızıp köpürmeyen, dengeli, yumuşak, “ben siyasetçiyim, dünyaları liderimle ben yarattık” demeyen. Ve onun karşısına çıkan üç klasik siyasetçi de, alıştırıldığımız siyasetçi tipi de bitti. 2009’a neden daha umutla bakabileceğimizi gösteren, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan daha iyi bir örnek olabilir mi?
***
“Hoşgörünün daha gerçek olduğu ve uygulandığı” dedim. Türkiye’de toplumsal ve siyasal hoşgörünün en önemli düşmanının daima devlet mekanizmalarına egemen olan “siyaset ve siyasal kadrolar” olduğunu düşünen biri olarak söylüyorum bunu. Çünkü 2008 çok açık olarak gösterdi ki, “toplumsal hoşgörü ve anlayış” Türkiye’de giderek daha fazla hoşgörüsüzlüğe ve anlayışsızlığa götürülmek isteniyor. Bunu çok “derinlerde” ya da “görünmez alanlarda” aramak gerekmiyor. Sadece Prof. Dr. Binnaz Toprak, İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener’in “Türkiye’de Farklı Olmak, Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” konulu araştırmasına bakmanız yeterli. Yanlış anlamayın, o araştırmanın içeriğinden söz etmiyorum. Sadece söz konusu araştırmaya karşı, yayınlanır yayınlanmaz, bir kesimden gelen eleştiri bombardımanına bakın yeter. Özellikle iktidar kanadından ve tabii ki iktidara bağlı aydınların(!), yazarların, liberal(!) aydınların(!) eleştirilerine bakın. Sonra da oturun, “hoşgörü” kavramını, “anlayış” kavramını ve ne anlam ifade ettiğini bir kez daha düşünün.
***
Gerçi aynı tarz eleştiri ve bombardıman, bir zamanlar, hele 22 Temmuz seçimleri öncesinde aynı kesimin çok yer verdiği Tarhan Erdem’e karşı da yapılmıştı, unuttunuz mu? Hani Tarhan Erdem, “türban ve baş örtüsü” üzerine bir araştırma yapmıştı. Türban ile baş örtüsünün farklı olduğunu, geleneksel baş örtüsü ile, siyasal anlamda kullanılan türbanın farklı şeyler olduğunu açıklamıştı. Üstelik sadece “bizlerin anlayışına” göre değil, kullananlara göre de farklı olduğunu açıklamıştı. Geleneksel baş örtüsünün yaş arttıkça daha çok kullanıldığını, bir simge olarak algılanmadığını, söylemişti. Türbanın ise, hem takanlar açısından, hem amaçlar açısından farklılaştığını söylemişti. O günden sonra bir daha Tarhan Erdem’e hiç televizyonlarda rastladınız mı? İktidar kanallarında, iktidar aydınlarının katıldığı programlarda hiç gördünüz mü? İşte aynı “hoşgörüsüzlüğü, anlayışsızlığı” şimdi bir kez daha gördük. İktidar baskısı ile, iktidara yakın aydınlar eli ile yapılan hoşgörüsüzlüğü.
Ama 2009 daha iyi olacak. Neden mi? Bir kere bu “hoşgörüsüzlük” çok net ortaya çıktı. Kimlerin bu “hoşgörüsüzlüğü yerleştirmeye” çalıştığı da görüldü. Daha önce görmek istemeyenler bile gördü. Hem araştırmanın içeriği ile ortaya çıktı. Hem de iktidarı destekleyen iktidar aydınlarının(!) yazdıkları ile, tavırları ile. Evet 2009 daha iyi olacak. Bu kesin.
2009’un daha iyi olacağını gösteren ilk örnek siyaset içinden geldi bana göre; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gösterdi bunu. Üstelik Türk toplumunun 2009 için de sonrası için de ne istediğini, nasıl bir siyaset istediğini açıkça gösterdi. Sayın Kılıçdaroğlu, 2008’de, arka arkaya, Klasik Türk siyaset anlayışının, 3 örneği ile karşı karşıya geldi.Ve üçünün de siyaset yaşamını sona erdirdi. Efendi, sakin, kızıp köpürmeyen, dengeli, yumuşak, “ben siyasetçiyim, dünyaları liderimle ben yarattık” demeyen. Ve onun karşısına çıkan üç klasik siyasetçi de, alıştırıldığımız siyasetçi tipi de bitti. 2009’a neden daha umutla bakabileceğimizi gösteren, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan daha iyi bir örnek olabilir mi?
***
“Hoşgörünün daha gerçek olduğu ve uygulandığı” dedim. Türkiye’de toplumsal ve siyasal hoşgörünün en önemli düşmanının daima devlet mekanizmalarına egemen olan “siyaset ve siyasal kadrolar” olduğunu düşünen biri olarak söylüyorum bunu. Çünkü 2008 çok açık olarak gösterdi ki, “toplumsal hoşgörü ve anlayış” Türkiye’de giderek daha fazla hoşgörüsüzlüğe ve anlayışsızlığa götürülmek isteniyor. Bunu çok “derinlerde” ya da “görünmez alanlarda” aramak gerekmiyor. Sadece Prof. Dr. Binnaz Toprak, İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener’in “Türkiye’de Farklı Olmak, Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” konulu araştırmasına bakmanız yeterli. Yanlış anlamayın, o araştırmanın içeriğinden söz etmiyorum. Sadece söz konusu araştırmaya karşı, yayınlanır yayınlanmaz, bir kesimden gelen eleştiri bombardımanına bakın yeter. Özellikle iktidar kanadından ve tabii ki iktidara bağlı aydınların(!), yazarların, liberal(!) aydınların(!) eleştirilerine bakın. Sonra da oturun, “hoşgörü” kavramını, “anlayış” kavramını ve ne anlam ifade ettiğini bir kez daha düşünün.
***
Gerçi aynı tarz eleştiri ve bombardıman, bir zamanlar, hele 22 Temmuz seçimleri öncesinde aynı kesimin çok yer verdiği Tarhan Erdem’e karşı da yapılmıştı, unuttunuz mu? Hani Tarhan Erdem, “türban ve baş örtüsü” üzerine bir araştırma yapmıştı. Türban ile baş örtüsünün farklı olduğunu, geleneksel baş örtüsü ile, siyasal anlamda kullanılan türbanın farklı şeyler olduğunu açıklamıştı. Üstelik sadece “bizlerin anlayışına” göre değil, kullananlara göre de farklı olduğunu açıklamıştı. Geleneksel baş örtüsünün yaş arttıkça daha çok kullanıldığını, bir simge olarak algılanmadığını, söylemişti. Türbanın ise, hem takanlar açısından, hem amaçlar açısından farklılaştığını söylemişti. O günden sonra bir daha Tarhan Erdem’e hiç televizyonlarda rastladınız mı? İktidar kanallarında, iktidar aydınlarının katıldığı programlarda hiç gördünüz mü? İşte aynı “hoşgörüsüzlüğü, anlayışsızlığı” şimdi bir kez daha gördük. İktidar baskısı ile, iktidara yakın aydınlar eli ile yapılan hoşgörüsüzlüğü.
Ama 2009 daha iyi olacak. Neden mi? Bir kere bu “hoşgörüsüzlük” çok net ortaya çıktı. Kimlerin bu “hoşgörüsüzlüğü yerleştirmeye” çalıştığı da görüldü. Daha önce görmek istemeyenler bile gördü. Hem araştırmanın içeriği ile ortaya çıktı. Hem de iktidarı destekleyen iktidar aydınlarının(!) yazdıkları ile, tavırları ile. Evet 2009 daha iyi olacak. Bu kesin.
Süheyl BATUM- DEMİR ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 24
Yaş : 69
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 27/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz