Susurluk gerçekten ortaya çıkacak mı?
1 sayfadaki 1 sayfası
Susurluk gerçekten ortaya çıkacak mı?
Susurluk gerçekten ortaya çıkacak mı?
Susurluk kazası olduğu zaman toplum büyük bir şoka girmişti.
Devletin yarı içinde yarı dışında örgütlenmiş karanlık çevrelerin varlığını ve yaptıkları işleri öğrenmek herkesin sırtını ürpertmişti.
Mafyayla iç içe geçmiş olan devlet güçleri gırtlağına kadar suça batmıştı.
Tansu Çiller, “devlet adına kurşun atanların şerefi” nden bahsediyordu.
Aklımız almıyordu böyle bir şeyi.
Türkiye’nin bir an önce aydınlanmasını, bu azılı katillerin hesap vermesini ve yasa dışı örgütlenmelerin çökertilmesini istiyorduk.
Bu nedenle sivil toplum harekete geçti; “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi yurda dalga dalga yayıldı.
Temizlik hasreti içindeydik.
Necmettin Erbakan bu hareketleri “Gulu gulu dansı” ve “fasa fiso” olarak nitelendiriyordu.
Meclis’te bir Susurluk Komisyonu kuruldu. Fikri Sağlar ve birçok arkadaşımız, olayı aydınlatmak için binlerce sayfa belge topladılar.
Bazı ordu mensupları TBMM Komisyonu’na gelmeyi reddettiler.
İnanamadık.
***
Aradan zaman geçti.
O dönemin karanlık elleri birer birer hapse konmaya başlandı. Yere gömdükleri silahların bile bazıları ele geçirildi.
Herkes birbirine sormaya başladı.
Ne oluyordu?
Yoksa devlet, Susurlukçular üzerindeki koruyucu perdeyi kaldırmış mıydı?
Nihayet bu katillerin cezalandırıldığını görebilecek miydik?
İş nereye kadar gidecekti?
Başlar ele geçirilebilecek miydi?
Umutla bekledik.
***
Ama iş biraz tuhaf gelişti doğrusu.
Mesela Susurluk’un baş aktörlerinden bazıları elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyordu, hiçbir soru sorulmuyordu onlara.
Buna karşılık bazı hükümet muhalifleri gözaltına alınıyordu.
Sevincimiz gölgelenmeye başladı.
Acaba bu da Türkiye’deki çeteleri, katilleri, faili meçhul cinayetleri gizlemenin bir başka taktiği miydi?
Eğri ve doğru birbirine mi karışıyordu?
***
Bu düşünceler içinde bugünlere geldik.
Kamuoyunda işin giderek daha çok karıştığı, siyasete alet edildiği izlenimi oluşmakta.
Susurluk ya da Ergenekon adıyla anılan ama çok daha geniş bir döneme yayılan, “devlet suçları” ortaya çıkarılmayacak diye kaygılanıyoruz.
Umarım yanılıyoruzdur.
Susurluk kazası olduğu zaman toplum büyük bir şoka girmişti.
Devletin yarı içinde yarı dışında örgütlenmiş karanlık çevrelerin varlığını ve yaptıkları işleri öğrenmek herkesin sırtını ürpertmişti.
Mafyayla iç içe geçmiş olan devlet güçleri gırtlağına kadar suça batmıştı.
Tansu Çiller, “devlet adına kurşun atanların şerefi” nden bahsediyordu.
Aklımız almıyordu böyle bir şeyi.
Türkiye’nin bir an önce aydınlanmasını, bu azılı katillerin hesap vermesini ve yasa dışı örgütlenmelerin çökertilmesini istiyorduk.
Bu nedenle sivil toplum harekete geçti; “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi yurda dalga dalga yayıldı.
Temizlik hasreti içindeydik.
Necmettin Erbakan bu hareketleri “Gulu gulu dansı” ve “fasa fiso” olarak nitelendiriyordu.
Meclis’te bir Susurluk Komisyonu kuruldu. Fikri Sağlar ve birçok arkadaşımız, olayı aydınlatmak için binlerce sayfa belge topladılar.
Bazı ordu mensupları TBMM Komisyonu’na gelmeyi reddettiler.
İnanamadık.
***
Aradan zaman geçti.
O dönemin karanlık elleri birer birer hapse konmaya başlandı. Yere gömdükleri silahların bile bazıları ele geçirildi.
Herkes birbirine sormaya başladı.
Ne oluyordu?
Yoksa devlet, Susurlukçular üzerindeki koruyucu perdeyi kaldırmış mıydı?
Nihayet bu katillerin cezalandırıldığını görebilecek miydik?
İş nereye kadar gidecekti?
Başlar ele geçirilebilecek miydi?
Umutla bekledik.
***
Ama iş biraz tuhaf gelişti doğrusu.
Mesela Susurluk’un baş aktörlerinden bazıları elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyordu, hiçbir soru sorulmuyordu onlara.
Buna karşılık bazı hükümet muhalifleri gözaltına alınıyordu.
Sevincimiz gölgelenmeye başladı.
Acaba bu da Türkiye’deki çeteleri, katilleri, faili meçhul cinayetleri gizlemenin bir başka taktiği miydi?
Eğri ve doğru birbirine mi karışıyordu?
***
Bu düşünceler içinde bugünlere geldik.
Kamuoyunda işin giderek daha çok karıştığı, siyasete alet edildiği izlenimi oluşmakta.
Susurluk ya da Ergenekon adıyla anılan ama çok daha geniş bir döneme yayılan, “devlet suçları” ortaya çıkarılmayacak diye kaygılanıyoruz.
Umarım yanılıyoruzdur.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz