Elhamra Sarayı'nda el sıkışan Yaser Arafat ve Şimon Peres
1 sayfadaki 1 sayfası
Elhamra Sarayı'nda el sıkışan Yaser Arafat ve Şimon Peres
Elhamra Sarayı’nda el sıkışan Yaser Arafat ve Şimon Peres
10 Aralık 1993 günü İspanya’nın Granada şehrinde tarihi bir güne tanıklık etmiştim.
O
tarihte, UNESCO olarak İsrailli ve Filistinli aydınları, Elhamra
Sarayı’nda bir araya getirmiş ve bu konuda yeni açılımlar sağlamaya
çalışmıştık.
Filistin Başkanı Yaser Arafat ile İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres de davetimizi kabul ederek bu toplantıya katılmışlardı.
Parlak
bir kış günüydü ve sanki güneş, nefes kesici Elhamra Sarayı’nı daha da
görkemli kılmak için bulutsuz bir gökyüzünde dolaşmayı tercih etmişti.
13.
yüzyılda Emir Muhammed’in yapımına başladığı bu saray, dünyada bugüne
kadar gördüğüm en etkileyici mimariyi yansıtıyor, avlusundan içeri
girenleri bambaşka bir hayal âlemine sürüklüyordu.
İşte bu
büyüleyici atmosfer içinde Orta Doğu barışına bir adım daha
yaklaştığımızı hissediyorduk. Heyecanlıydık, çorbada tuzumuz olacağı
için sevinçliydik.
Yaser Arafat’ın haki üniforması içindeki gülümseyişini ve Şimon Peres’le yaptığı uzun konuşmayı hatırlıyorum.
Bunun üstüne bir de Şimon Peres’i dinleyince hepimizin içinde Orta Doğu’daki barışla ilgili yeni umutlar yeşermişti.
İki
lider neredeyse barıştan sonra yapacakları kalkınma hamlelerine,
yoksulluğu yok etme projelerine, suyla ilgili planlara odaklanmışlardı.
Ama bildiğiniz gibi olmadı. İzin vermediler, cinayetler işlendi ve barış sürekli ertelendi.
Yaser
Arafat’la el sıkışarak Oslo Barış Anlaşması’na imza koyan İsrail
Başbakanı İzak Rabin, 4 Kasım 1995 günü Tel Aviv’de gerçekleştirilen
bir gösteri sırasında yaptığı konuşmanın ardından fanatik bir Yahudi
tarafından öldürüldü. Hiç kuşku yok ki bir takım odaklar tarafından
öldürtüldü demek daha doğru olur.
Bazı aşırı kanat mensupları,
başına Filistin kefiyesi giydirdikleri resimlerle, barış yanlısı Şimon
Peres’i sokaklarda protesto ettiler, Filistin yanlısı olmakla
suçladılar.
Dünyanın her yerinde ve her döneminde olduğu gibi barış isteyenler susturuldu, savaş isteyenler kazandı.
***
Bilkent
Üniversitesi’nin fahri doktora sunduğu Şimon Peres Türkiye’nin AB
üyeliği için çok büyük çabalarda bulunmuş, yabancı devlet başkanlarını
ikna etmeye çalışmıştı.
Şimdi nereden nereye geldik.
Onun Elhamra Sarayı’nda bize anlattığı bir hikâyeyi hatırlıyorum.
Şöyleydi.
Güney
Afrika’daki ırk kavgalarının doruğa çıktığı bir dönemde bilge bir adam
öğrencilerine sabahı tarif etmelerini istemiş. “Sabah olduğunu nasıl
anlarsınız?” demiş.
Öğrencilerden birisi “Karşıdaki ağacın
dallarını seçtiğim zaman” demiş, bir başkası “Ak keçiyi kara keçiden
ayırdığım zaman” diye cevap vermiş, kimi iğneyi ipliğe takmaktan dem
vurmuş.
Sonunda bilge adam hiçbirinin verdiği cevabı
beğenmemiş şöyle demiş: “Yolda yürürken bir beyaz, bir siyaha
rastladığı ve ona ’Günaydın kardeşim’ dediği anda sabah olduğunu
anlarsınız.”
***
Orta Doğu’da ne zaman sabah olacak?
Bir İsrailliyle bir Filistinli ne zaman birbirlerine “Günaydın kardeşim” diyecekler?
10 Aralık 1993 günü İspanya’nın Granada şehrinde tarihi bir güne tanıklık etmiştim.
O
tarihte, UNESCO olarak İsrailli ve Filistinli aydınları, Elhamra
Sarayı’nda bir araya getirmiş ve bu konuda yeni açılımlar sağlamaya
çalışmıştık.
Filistin Başkanı Yaser Arafat ile İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres de davetimizi kabul ederek bu toplantıya katılmışlardı.
Parlak
bir kış günüydü ve sanki güneş, nefes kesici Elhamra Sarayı’nı daha da
görkemli kılmak için bulutsuz bir gökyüzünde dolaşmayı tercih etmişti.
13.
yüzyılda Emir Muhammed’in yapımına başladığı bu saray, dünyada bugüne
kadar gördüğüm en etkileyici mimariyi yansıtıyor, avlusundan içeri
girenleri bambaşka bir hayal âlemine sürüklüyordu.
İşte bu
büyüleyici atmosfer içinde Orta Doğu barışına bir adım daha
yaklaştığımızı hissediyorduk. Heyecanlıydık, çorbada tuzumuz olacağı
için sevinçliydik.
Yaser Arafat’ın haki üniforması içindeki gülümseyişini ve Şimon Peres’le yaptığı uzun konuşmayı hatırlıyorum.
Bunun üstüne bir de Şimon Peres’i dinleyince hepimizin içinde Orta Doğu’daki barışla ilgili yeni umutlar yeşermişti.
İki
lider neredeyse barıştan sonra yapacakları kalkınma hamlelerine,
yoksulluğu yok etme projelerine, suyla ilgili planlara odaklanmışlardı.
Ama bildiğiniz gibi olmadı. İzin vermediler, cinayetler işlendi ve barış sürekli ertelendi.
Yaser
Arafat’la el sıkışarak Oslo Barış Anlaşması’na imza koyan İsrail
Başbakanı İzak Rabin, 4 Kasım 1995 günü Tel Aviv’de gerçekleştirilen
bir gösteri sırasında yaptığı konuşmanın ardından fanatik bir Yahudi
tarafından öldürüldü. Hiç kuşku yok ki bir takım odaklar tarafından
öldürtüldü demek daha doğru olur.
Bazı aşırı kanat mensupları,
başına Filistin kefiyesi giydirdikleri resimlerle, barış yanlısı Şimon
Peres’i sokaklarda protesto ettiler, Filistin yanlısı olmakla
suçladılar.
Dünyanın her yerinde ve her döneminde olduğu gibi barış isteyenler susturuldu, savaş isteyenler kazandı.
***
Bilkent
Üniversitesi’nin fahri doktora sunduğu Şimon Peres Türkiye’nin AB
üyeliği için çok büyük çabalarda bulunmuş, yabancı devlet başkanlarını
ikna etmeye çalışmıştı.
Şimdi nereden nereye geldik.
Onun Elhamra Sarayı’nda bize anlattığı bir hikâyeyi hatırlıyorum.
Şöyleydi.
Güney
Afrika’daki ırk kavgalarının doruğa çıktığı bir dönemde bilge bir adam
öğrencilerine sabahı tarif etmelerini istemiş. “Sabah olduğunu nasıl
anlarsınız?” demiş.
Öğrencilerden birisi “Karşıdaki ağacın
dallarını seçtiğim zaman” demiş, bir başkası “Ak keçiyi kara keçiden
ayırdığım zaman” diye cevap vermiş, kimi iğneyi ipliğe takmaktan dem
vurmuş.
Sonunda bilge adam hiçbirinin verdiği cevabı
beğenmemiş şöyle demiş: “Yolda yürürken bir beyaz, bir siyaha
rastladığı ve ona ’Günaydın kardeşim’ dediği anda sabah olduğunu
anlarsınız.”
***
Orta Doğu’da ne zaman sabah olacak?
Bir İsrailliyle bir Filistinli ne zaman birbirlerine “Günaydın kardeşim” diyecekler?
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz