DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Çuvaldızı kendimize batırmaya ne dersiniz

Aşağa gitmek

Çuvaldızı kendimize batırmaya ne dersiniz Empty Çuvaldızı kendimize batırmaya ne dersiniz

Mesaj tarafından Yüksel Cavlak 2009-02-11, 15:47

Çuvaldızı kendimize batırmaya ne dersiniz?

Batan iğnenin verdiği acı, çuvaldızın yanında hiç kalır. Onun için ben diyorum ki, çuvaldızı kendimize, iğneyi de başkasına batıralım. Zaten çuvaldızın verdiği acıdan dolayı, iğneyi başkasına batırmakta tereddüt edeceğiz.
Yapmak yerine, öneri vermeyi tercih eden bir toplumuz. Herhalde yapmak, öneriden daha çok zor ve mesuliyet taşıyan bir iş olduğunu için kimse “yapmak” fiiline pek yanaşmıyor.
Almanya`da son haftalarda “uyum” konusu gündemden düşmüyor. Herkes bu konuda bir şeyler yazıyor ve öneriler ortaya atıyor. Fakat iş yapmaya gelince, ortada kimseler yok! İcraat yok, öneri istediğin kadar...
Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin Avrupa ekinde, bu Pazar günü “İğneyi kendimize batıralım” başlıklı bir yazı gözüme çarptı. Bay Celal Özcan, u yazısında 1990 yılında Almanya`nın Münih kentine gelen Cumurbaşkanı S. Demirel`in bir sözü değinmiş. Demirel, Münihte BMW fabrikasını geerken, türk işçilerine bakın ne demiş:
“Saban tutan eller en modern teknolojiye uyum sağladı.”
Eğer bu sözden bir şey anladımsa Arap olayım! Ne demek saban tutan eller, teknolojiye uyum sağladı? Sıkı mı teknolojiye uyum sağlamasın, yani sıkı mı fabrikada kendisine verilen işi yapmasın? Adamın eline verirler bileti yallah Türkiye.... Bunun uyumla ne ilgisi var ki? Türkler`i yaban ellerine yollayanlar başlarını iki elleri arasına alarak düşünsünler ve “Biz ne yaptık? Neden Mustafa Kemal`in yolundan ayrıldık ve yurttaşlarımızı buralara yolladık? Saban tutan eller, Türkiye için çalışsaydı daha iyi olmaz mıydı?”
Evet, hem onlar için hem de ülkenin geleceği için, bu nasırlı eller çalışacaktı. Ve sonunda ülkemizdeki yerli sanayimizdeki teknolojiye uyum sağlayacaktı bu vatandaşlar.
Böyle uyum olacağına hiç olmasın daha iyi...
Bay Özcan yazısını şu tümcelerle bitiriyor:
Amerikalı fizikçi Jerome Wiesner diyor ki,
“Kullanılmayan maddi kaynaklar mutlaka kaybolmuş sayılmaz, fakat kullanılmayan insani kaynaklar daima kaybolmuş demektir.”
Çok doğru bir söz; Türkiye`de yeraltı ve yerüstü kaynaklardan o kadar zengin ki, yabancıların ağızlarını sulandırıyor. Bu kaynakların üstünde yaşayan toplum da bunun farkına varmadan kuru kuru oturuyor. Elbette ki, bu kaynaklar kaybolmuyor, günün birinde ya ülkenin gerçek sahipleri olan saban tutan nasırlı eller ya da acele etmezsek, ağızları sulanan yabancılar bu kaynaklardan faydalacaktır.
Peki, kullanılmayan insani kaynaklar ne olacak? Aynen Bay Süleyman Demirel`in 1990`da dediği gibi, yaban ellerinde teknolojiye teslim olacaklardır. Ve ne yazık ki, bu insani kaynaklar ülke için kaybolmuş olacaktır. Burada Avrupa ülkeleri kazandı ve Türkiye kaybetti!
İnsani kayıpları iki ülkede de görebiliriz.
Türkiye: 11 Kasım 1938`den itibaren başlatılan anti- Kemalist eğilim insanları çağdaş eğitimden uaklaştırarak dinsel eğitime yönlendirdi. Mustafa Kemal`in çizdiği yoldan ayrılma, insani kaynakların kaybolmasına neden oldu. Bu yoldan çıkma yalnız insani kaynakların kaybolmasına değil, Türkiye`nin geleceğinin tehlikeye girmesine zemin hazırladı.
Avrupa: 1960`dan itibaren, kötü yönetim sonucu, artan işsizliği azaltmak amacıyla, sınır kapıları açıldı. İş ve beyin gücü Avrupa`nın çeşitli ülkelerine göç etti. 5 milyona yakın Türk vatandaşı, eti senin kemiği benim misali, Avrupa`da çalışmaya başladı. Esasında 5 milyon çok büyük rakam. Fakat ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti, bu insani kaynağı iyi önde kullanmayı düşünmedi ve buralarda insanlar gruplara ayrıldı. Ve sonunda Türkiye açısından insani bir kayıp meydana geldi. Kazanan, her zaman olduğu gibi, Türkiye değil, Yabancı ülkelerdir!
70 yıldır, durmadan “falan profesör, filan yazar dedi ki “ ile başlar dediklerini sıralarız. Fakat uygulamaya geldi mi de ortalıkta gözükmeyiz. Aynı şeyi Mustafa Kemal için de yapmadık mı? “Atatürk dedi ki” O`nun dediğini biliyoruz. Tekrarlama yerine söylediklerini etkin hale getirsek ya! Bay Özcan`da yazısında, Amerikalı fizikcinin sözünden bahsediyor. Güzel bir ama, neden 48 yıldır bu insan kaybına göz yumduk? İşte bunun üzerinde duralım, bu kayıbı azamiye indirmeye çalışalım. Bunu yapmadıktan sonra, kim ne dersen desin bir kıymeti harbiyesi var mı?

Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak
YAKUT ÜYE
YAKUT ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz