Referandum numarasına hazır olun
1 sayfadaki 1 sayfası
Referandum numarasına hazır olun
Referandum numarasına hazır olun
Sevgili okurlar; bu hafta başında sizlerle gelecek haftadan başlayarak önümüzdeki dönemde de çok konuşacağımız gelişmelerden söz etmek istiyorum. Bu gelişmelerden en önemlisi, iktidar tarafından bir anda gündeme sokulan referandum konusu.
Yapılmak istenen
İktidar, Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması ile ilgili kanunun ikinci maddesini değiştirmek istiyor. Mevcut yasada “Halkoylaması, kararın alınmasından sonra geçen 120 günden sonraki ilk pazar günü yapılır” diyor. Bu süre 45 güne indirilmek isteniyor.
Ne var ki bunda?
Doğal olarak sıradan bir yurttaş “Ne var bunda, 120 gün yerine 45 gün olmasının ne anlamı var ki?” diye sorabilir. Oysa fark şu: Anayasalar toplumun temel uzlaşma kararlarıdır. Yapılacak bir değişikliğin iyice anlaşılması, hazmedilmesi gerekir. 45 gün bunun için çok kısa.
Milli irade dayanağı
iktidar, demokrasiyi sadece sayısal çoğunluk olarak görüyor. “Eğer sayımız fazlaysa biz haklıyız” mantığından yola çıkan iktidar “Eğer halk bir konuda karar verirse bunun önünde hiçbir engel olamaz” görüşünün arkasına sığınıyor. Yine sıradan yurttaş için bu çok doğru olarak görülebilir.
Müthiş popülizm
Oysa iktidar, duyguları okşayarak “Tek hâkim sensin, senden üstün yok” sloganıyla halkın saflığından yararlanmak istiyor. Daha önce cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini yine referandumla sağlayan iktidar bu yolla asıl yapmak istediklerini popülizmin batağında gerçekleştirmek istiyor.
Asıl niyet başka
Durup dururken “Anayasa değişikliklerini hızla referanduma götürmek fikri”ne iyi niyetle bakmak mümkün değildir. Çünkü güya demokratikleşme adına yapılacak değişikliklerle, temelde değiştirilmesi gereken maddeler aynı değil.
Başbakan’ın itirafı
Referandum konusunu dile getiren Başbakan küçük anayasa değişikliği paketlerinin halkoyuna sunulacağını söyledi. Erdoğan, dokunulmazlık, seçim ve siyasi partiler kanunu ile ilgili ise konsensus aranacağını belirtti. Demek ki hemen halka gidilmesi gerçek demokratikleşme için değil, iktidarın baştan beri yapmak istediklerini gerçekleştirmek içindir.
Konsensüs aranmıyor
AKP’nin 7 yıllık iktidarı bize şunu gösterdi ki, asıl niyetler konusunda hiçbir konsensüs aranmıyor. AKP asıl yapmak istedikleri konusunda engellerden söz ediyor, ama punduna getirdiği an uygulamayı yapıyor. Zaten kendisine de faydası olmayacağına inandığı konularda ise ille muhalefet desteği arıyor.
Yapılmak istenen
Şu ana kadar Anayasa’nın hangi maddelerinin değiştirilmek istendiği konusunda bir bilgi verilmedi. Ama tahmin ediyorum ki bu değişiklikler Anayasa’nın laiklikle ilgili maddelerini bir şekilde delmeyi amaçlıyor. Anayasa engeline takılan bazı değişikliklerin “Halk böyle istedi” diyerek geçirilmesi planlanıyor.
Baskın seçim hazırlığı
Bu nedenle düşük ihtimal olmakla birlikte iktidarın hâlâ bir baskın seçime gitme olasılığına dikkat çekmek istiyorum. Halkın duygularını okşayan, din istismarını doruğa çıkaran bir mantıkla anayasa değişikliğini sağlayıp, büyük bir olasılıkla aynı sırada genel seçime de gitmek kimse için şaşırtıcı olmasın.
DP’deki hareketlenme
Sevgili okurlar, AKP iktidarından rahatsız olan kesimlerin merkez bir partide buluşmaları gerektiğini anlatan yazılarımın DP’de büyük hareketlenmeye neden olduğunu geçen hafta içinde ayrıntıları ile yazmıştım. Bu hareketliliğin devam ettiğini ve kısa bir süre sonra somut bazı sonuçlara varılacağını tahmin ediyorum.
İlhan Kesici faktörü
Merkezdeki buluşma adresinin DP, bu partinin liderinin de İlhan Kesici olması yönündeki görüş giderek ağırlık kazanıyor. DP içinde ve ışında bazı görüşmelerin yapıldığı, bir birlik sağlanması için önemli adımlar atıldığı konusunda ciddi duyumlar alıyorum. Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.
Kültür Başkenti
Cumartesi günü İstanbul 2010 Kültür Başkenti törenleri çok görkemliydi. Ama bunun ne anlama geldiğini anlayan var mı? Nedir bu coşku ve heyecan? Güya Kültür Başkenti olunca bütün dünya bizden söz edecek. Açın bakın bakalım dünya basını Türkiye’ye ne kadar yer vermiş? Yine kendimizi kandırıyoruz.
Peki hangi kültür?
Tabii işin bir de başka yönü var. Kültür Başkenti denince akla ne geliyor? Bizdeki törenlerden anlaşıldığı kadarıyla kastedilen “popüler kültür.” Oysa İstanbul 500 yıl Osmanlı ve ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür başkentiydi zaten. Ondan önce, Bizans, Roma ve ilk kültürler var. Hatta Yenikapı’da 8 bin yıllık bir kent kalıntısı bulundu. Açılışta onlar yoktu, sarıklı adamlar ve cariyeler ön plandaydı.
Muhsin Ertuğrul Sahnesi
Başbakan yenisi yapılan Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun açılışında esti gürledi. Bu tiyatronun yapımına karşı çıkanları eleştirdi. Buraya “cami yapılacağını” söyleyenlerin bile çıktığını, ama hepsinin şimdi mahcup olduğunu anlattı.
İşin gerçeği başka
Tabii, o eleştirilerden sonra tiyatro binasının yapılmış olması Başbakan’ın haklı olduğunun kanıtlanması niteliğinde. Oysa çabuk unutuyoruz. Bu tiyatro yıkılmaya başlandığında belediye ortaya bir proje koymamıştı. Tiyatrocular isyan ederken belediye susmuştu. Ne zaman ki tepkiler çok büyüdü, belediye o zaman “Burası tiyatro olacak” dedi.
Atatürk Kültür Merkezi
Kısacası endişe belediyenin sessizliği nedeniyle büyümüştü. Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi de aynı durumda. Bu binanın yıkılacağı yerine otel ve iş merkezi yapılacağı söylenmişti. Buna da uzun süre itiraz etmedi yetkililer. Endişe de büyüdü. Yani yapılan için elbette teşekkür edelim ama kendi kendimizi de kandırmayalım.
Ağca’nın tahliyesi
Abdi İpekçi’yi alçakça katleden, Papa’yı yaralayan Mehmet Ali Ağca 29 yıl sonra hapisten çıkıyor. Ancak dünya çapında terör eylemine karışmış bir kişinin bu kadar ilgi görmesi ve adeta yüceltilerek paraya boğulmak istenmesi, açıkçası içimi sızlatıyor. Bir taraftan sözde teröre karşı çıkanların şimdi Ağca’nın peşinden koşması herhalde büyük bir çelişkidir.
Sarıgül olayı
Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi kamuoyunda giderek konuşulmaya başlanıyor. Seçim anketlerinde artık yüzünü göstermeye başlayan Sarıgül’le ilgili pek çok merak edilen de var. Çok sayıda kişi sorular sormak istiyor.
Yarın soruyorum
İşte bu nedenle vatandaşın merak ettiği ve Sarıgül’e sormak istediği bir dizi soru hazırladım. Bunları yarın sizlerle paylaşacağım. Siyasette hızlı bir çıkış yapan Sarıgül’ün hakkında hiçbir olumsuzluğa yol açmamak için bu sorulara cevap vereceğini sanıyorum.
Hepinize iyi haftalar dilerim...
Sevgili okurlar; bu hafta başında sizlerle gelecek haftadan başlayarak önümüzdeki dönemde de çok konuşacağımız gelişmelerden söz etmek istiyorum. Bu gelişmelerden en önemlisi, iktidar tarafından bir anda gündeme sokulan referandum konusu.
Yapılmak istenen
İktidar, Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması ile ilgili kanunun ikinci maddesini değiştirmek istiyor. Mevcut yasada “Halkoylaması, kararın alınmasından sonra geçen 120 günden sonraki ilk pazar günü yapılır” diyor. Bu süre 45 güne indirilmek isteniyor.
Ne var ki bunda?
Doğal olarak sıradan bir yurttaş “Ne var bunda, 120 gün yerine 45 gün olmasının ne anlamı var ki?” diye sorabilir. Oysa fark şu: Anayasalar toplumun temel uzlaşma kararlarıdır. Yapılacak bir değişikliğin iyice anlaşılması, hazmedilmesi gerekir. 45 gün bunun için çok kısa.
Milli irade dayanağı
iktidar, demokrasiyi sadece sayısal çoğunluk olarak görüyor. “Eğer sayımız fazlaysa biz haklıyız” mantığından yola çıkan iktidar “Eğer halk bir konuda karar verirse bunun önünde hiçbir engel olamaz” görüşünün arkasına sığınıyor. Yine sıradan yurttaş için bu çok doğru olarak görülebilir.
Müthiş popülizm
Oysa iktidar, duyguları okşayarak “Tek hâkim sensin, senden üstün yok” sloganıyla halkın saflığından yararlanmak istiyor. Daha önce cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini yine referandumla sağlayan iktidar bu yolla asıl yapmak istediklerini popülizmin batağında gerçekleştirmek istiyor.
Asıl niyet başka
Durup dururken “Anayasa değişikliklerini hızla referanduma götürmek fikri”ne iyi niyetle bakmak mümkün değildir. Çünkü güya demokratikleşme adına yapılacak değişikliklerle, temelde değiştirilmesi gereken maddeler aynı değil.
Başbakan’ın itirafı
Referandum konusunu dile getiren Başbakan küçük anayasa değişikliği paketlerinin halkoyuna sunulacağını söyledi. Erdoğan, dokunulmazlık, seçim ve siyasi partiler kanunu ile ilgili ise konsensus aranacağını belirtti. Demek ki hemen halka gidilmesi gerçek demokratikleşme için değil, iktidarın baştan beri yapmak istediklerini gerçekleştirmek içindir.
Konsensüs aranmıyor
AKP’nin 7 yıllık iktidarı bize şunu gösterdi ki, asıl niyetler konusunda hiçbir konsensüs aranmıyor. AKP asıl yapmak istedikleri konusunda engellerden söz ediyor, ama punduna getirdiği an uygulamayı yapıyor. Zaten kendisine de faydası olmayacağına inandığı konularda ise ille muhalefet desteği arıyor.
Yapılmak istenen
Şu ana kadar Anayasa’nın hangi maddelerinin değiştirilmek istendiği konusunda bir bilgi verilmedi. Ama tahmin ediyorum ki bu değişiklikler Anayasa’nın laiklikle ilgili maddelerini bir şekilde delmeyi amaçlıyor. Anayasa engeline takılan bazı değişikliklerin “Halk böyle istedi” diyerek geçirilmesi planlanıyor.
Baskın seçim hazırlığı
Bu nedenle düşük ihtimal olmakla birlikte iktidarın hâlâ bir baskın seçime gitme olasılığına dikkat çekmek istiyorum. Halkın duygularını okşayan, din istismarını doruğa çıkaran bir mantıkla anayasa değişikliğini sağlayıp, büyük bir olasılıkla aynı sırada genel seçime de gitmek kimse için şaşırtıcı olmasın.
DP’deki hareketlenme
Sevgili okurlar, AKP iktidarından rahatsız olan kesimlerin merkez bir partide buluşmaları gerektiğini anlatan yazılarımın DP’de büyük hareketlenmeye neden olduğunu geçen hafta içinde ayrıntıları ile yazmıştım. Bu hareketliliğin devam ettiğini ve kısa bir süre sonra somut bazı sonuçlara varılacağını tahmin ediyorum.
İlhan Kesici faktörü
Merkezdeki buluşma adresinin DP, bu partinin liderinin de İlhan Kesici olması yönündeki görüş giderek ağırlık kazanıyor. DP içinde ve ışında bazı görüşmelerin yapıldığı, bir birlik sağlanması için önemli adımlar atıldığı konusunda ciddi duyumlar alıyorum. Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.
Kültür Başkenti
Cumartesi günü İstanbul 2010 Kültür Başkenti törenleri çok görkemliydi. Ama bunun ne anlama geldiğini anlayan var mı? Nedir bu coşku ve heyecan? Güya Kültür Başkenti olunca bütün dünya bizden söz edecek. Açın bakın bakalım dünya basını Türkiye’ye ne kadar yer vermiş? Yine kendimizi kandırıyoruz.
Peki hangi kültür?
Tabii işin bir de başka yönü var. Kültür Başkenti denince akla ne geliyor? Bizdeki törenlerden anlaşıldığı kadarıyla kastedilen “popüler kültür.” Oysa İstanbul 500 yıl Osmanlı ve ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür başkentiydi zaten. Ondan önce, Bizans, Roma ve ilk kültürler var. Hatta Yenikapı’da 8 bin yıllık bir kent kalıntısı bulundu. Açılışta onlar yoktu, sarıklı adamlar ve cariyeler ön plandaydı.
Muhsin Ertuğrul Sahnesi
Başbakan yenisi yapılan Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun açılışında esti gürledi. Bu tiyatronun yapımına karşı çıkanları eleştirdi. Buraya “cami yapılacağını” söyleyenlerin bile çıktığını, ama hepsinin şimdi mahcup olduğunu anlattı.
İşin gerçeği başka
Tabii, o eleştirilerden sonra tiyatro binasının yapılmış olması Başbakan’ın haklı olduğunun kanıtlanması niteliğinde. Oysa çabuk unutuyoruz. Bu tiyatro yıkılmaya başlandığında belediye ortaya bir proje koymamıştı. Tiyatrocular isyan ederken belediye susmuştu. Ne zaman ki tepkiler çok büyüdü, belediye o zaman “Burası tiyatro olacak” dedi.
Atatürk Kültür Merkezi
Kısacası endişe belediyenin sessizliği nedeniyle büyümüştü. Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi de aynı durumda. Bu binanın yıkılacağı yerine otel ve iş merkezi yapılacağı söylenmişti. Buna da uzun süre itiraz etmedi yetkililer. Endişe de büyüdü. Yani yapılan için elbette teşekkür edelim ama kendi kendimizi de kandırmayalım.
Ağca’nın tahliyesi
Abdi İpekçi’yi alçakça katleden, Papa’yı yaralayan Mehmet Ali Ağca 29 yıl sonra hapisten çıkıyor. Ancak dünya çapında terör eylemine karışmış bir kişinin bu kadar ilgi görmesi ve adeta yüceltilerek paraya boğulmak istenmesi, açıkçası içimi sızlatıyor. Bir taraftan sözde teröre karşı çıkanların şimdi Ağca’nın peşinden koşması herhalde büyük bir çelişkidir.
Sarıgül olayı
Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi kamuoyunda giderek konuşulmaya başlanıyor. Seçim anketlerinde artık yüzünü göstermeye başlayan Sarıgül’le ilgili pek çok merak edilen de var. Çok sayıda kişi sorular sormak istiyor.
Yarın soruyorum
İşte bu nedenle vatandaşın merak ettiği ve Sarıgül’e sormak istediği bir dizi soru hazırladım. Bunları yarın sizlerle paylaşacağım. Siyasette hızlı bir çıkış yapan Sarıgül’ün hakkında hiçbir olumsuzluğa yol açmamak için bu sorulara cevap vereceğini sanıyorum.
Hepinize iyi haftalar dilerim...
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz