Gaflet-ticaret-merhamet ve ihanet
1 sayfadaki 1 sayfası
Gaflet-ticaret-merhamet ve ihanet
Gaflet-ticaret-merhamet ve ihanet
Türkiye’nin hali mâlum; benim burada, AKP iktidarı sayesinde 7 yılda nereden nerelere geldiğimizi veya geriye gittiğimizi, milletçe ne kadar mutlu ve refah içinde olduğumuzu, halkın sokaklarda her gün İktidara hamd-ü sena ettiğini, bazılarının da havai fişekler, molotof kokteylleri atarak bayram ettiklerini ve “demokratik açılım” sayesinde PKK’nın ve bölücülüğün sona erdiğini, “Ermeni Açılımının” ne kadar başarılı olacağını yazmama gerek yok! Eksik yazmış, durumu tahrif etmiş olabilirim! Siz önce Başbakanın, her gün artan öfkesiyle yaptığı konuşmaları dinleyin, sonra da sabah akşam, TV kanallarına, gazetelere bakın ve hükmünüzü verin!
Gaz ve kaos
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında partililere sesleniyor ve yandaş medyaya bile kızıyor: “Bana gaz vermeyin” diyor. “Gaza” ne hacet! Yakıta ihtiyacı olmayan bir “devri daim motoru bu!”. “Onlar burada kaos, biz iş üretiyoruz” diyor... “Kaostan” muradı, herhalde “Darbe-Balyoz iddiaları”. Sorarlar: Eğer Ankara’da, ülkede “kargaşa” varsa -ki var- bu duruma son vermek Başbakanın görevi değil midir?
Deniz Baykal’ın dediği gibi, eğer “Balyoz” iddiası doğru ve kaynak hakikaten TSK ise, bunun gereğini yapmak, sorumlular kim olursa olsun, görevden almak Başbakanın görevi değil midir?
Erdoğan der ki; “Bu ülkede çetelerin avukatlığını kimin yaptığı ortadadır. Muhalefetin vekilleri, avukatlık için Silivri’den hiç ayrılmıyorlar.” Ancak, “Ergenekon’un” fahri başsavcısı olarak bugün ülkede hüküm süren kargaşanın da sorumlusu odur!
Başbakanın her konuşmasında saydığı “ekonomik başarıları” ve dediği gibi, “nurlu ufuklara” ne kadar yaklaştığını, burada irdeleyecek değilim. Eğer başarı ticaretse, ülkenin malını mülkünü Cumhuriyetin endüstrideki kazanımlarını, ekseriya yabancılara pazarlamak haraç mezat satmaksa, diyeceğim yok. Erdoğan, TEKEL işçilerinin 44 gündür, sıfırın altındaki derecelerde, kazanılmış haklarını istemek için direnmelerine karşı, “Devletin kasasını soydurmam” diye karşılık veriyor! Maliye Bakanı Şimşek de alay eder gibi “kabahatimiz merhamet” diyor. Eğer “merhamet” bu ise, Sayın Bakan herhalde İngiltere’deki öğreniminde bunun Türkçesini öğrenmemiş!
Başbakan, ancak eylemler bu raddelere gelince, önce görüşme taleplerini geri çevirdiği TEKEL işçilerini nihayet, lütfen kabul edecekmiş. “Merhametinin” derecesini anlayacağız!
CHP-Atatürk dönemi
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin şimdiki Başbakanının, Cumhuriyetin ilk altın yılları hususunda, malum fevri üslubuyla söyledikleri üzerinde durmak gerekiyor!
Son konuşmasında “sivil dikta” konusuna değinen Erdoğan, “Tek parti denilince akla CHP gelir. Biz sandıklardan geldik” diyor. “Sandıklar” malum; kendi deyimiyle “istedikleri yere geldiklerinde, inecekleri demokrasi tramvayı” ile geldiler!
Sayın Başbakan, acaba o tek parti dönemi dediğinin, Cumhuriyetin ilk 15 yılı Mustafa Kemal’in “tek partisinin” dönemi olduğunu bilmez mi? Ama Erdoğan’ın Atatürk hakkındaki kanaati eski söylediklerinden mâlumdur!
Eğer o yıllarda böyle bir idare olmasaydı, Türkiye’de “kargaşa” olurdu ve bu kaosun odağı da “irtica-gericilik” olurdu! Erdoğan şimdi oralara dönülmesini mi ister?
Mustafa Kemal, devrimlerini yaparken belki diktatördü ama zamanında, Amerikalı bir gazetecinin -Dorothy Thompson’un- yazdığı gibi “demokrasiyi dikte ediyor”, çok partili rejimin alt yapısını hazırlıyordu. Bunun ilk denemesi “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” idi. İkinci deneme, Mustafa Kemal’in yakın arkadaşı Ali Fethi Okyar’a -liberal bir partiyi- “Serbest Cumhuriyet Fırkasını”, (12 Ağustos 1930) kurdurmasıydı! Ama sonra gericiler bu fırsattan yararlanarak irtica emellerini gene ortaya çıkardılar, ülkenin her yöresinde irtica baş kaldırdı. Fethi Bey, bunun çok ağır sonuçlar yaratacağını görünce Partisini 17 Kasım’da kapattı!
CHP’nin, aslında Atatürk’ün “tek parti dönemine” saldırabilirsiniz, ama “aynaya bakarak” irtica tehlikesinin bugün de var olduğunu, AKP’nin laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunu inkâr edemezsiniz!
Türkiye’nin hali mâlum; benim burada, AKP iktidarı sayesinde 7 yılda nereden nerelere geldiğimizi veya geriye gittiğimizi, milletçe ne kadar mutlu ve refah içinde olduğumuzu, halkın sokaklarda her gün İktidara hamd-ü sena ettiğini, bazılarının da havai fişekler, molotof kokteylleri atarak bayram ettiklerini ve “demokratik açılım” sayesinde PKK’nın ve bölücülüğün sona erdiğini, “Ermeni Açılımının” ne kadar başarılı olacağını yazmama gerek yok! Eksik yazmış, durumu tahrif etmiş olabilirim! Siz önce Başbakanın, her gün artan öfkesiyle yaptığı konuşmaları dinleyin, sonra da sabah akşam, TV kanallarına, gazetelere bakın ve hükmünüzü verin!
Gaz ve kaos
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında partililere sesleniyor ve yandaş medyaya bile kızıyor: “Bana gaz vermeyin” diyor. “Gaza” ne hacet! Yakıta ihtiyacı olmayan bir “devri daim motoru bu!”. “Onlar burada kaos, biz iş üretiyoruz” diyor... “Kaostan” muradı, herhalde “Darbe-Balyoz iddiaları”. Sorarlar: Eğer Ankara’da, ülkede “kargaşa” varsa -ki var- bu duruma son vermek Başbakanın görevi değil midir?
Deniz Baykal’ın dediği gibi, eğer “Balyoz” iddiası doğru ve kaynak hakikaten TSK ise, bunun gereğini yapmak, sorumlular kim olursa olsun, görevden almak Başbakanın görevi değil midir?
Erdoğan der ki; “Bu ülkede çetelerin avukatlığını kimin yaptığı ortadadır. Muhalefetin vekilleri, avukatlık için Silivri’den hiç ayrılmıyorlar.” Ancak, “Ergenekon’un” fahri başsavcısı olarak bugün ülkede hüküm süren kargaşanın da sorumlusu odur!
Başbakanın her konuşmasında saydığı “ekonomik başarıları” ve dediği gibi, “nurlu ufuklara” ne kadar yaklaştığını, burada irdeleyecek değilim. Eğer başarı ticaretse, ülkenin malını mülkünü Cumhuriyetin endüstrideki kazanımlarını, ekseriya yabancılara pazarlamak haraç mezat satmaksa, diyeceğim yok. Erdoğan, TEKEL işçilerinin 44 gündür, sıfırın altındaki derecelerde, kazanılmış haklarını istemek için direnmelerine karşı, “Devletin kasasını soydurmam” diye karşılık veriyor! Maliye Bakanı Şimşek de alay eder gibi “kabahatimiz merhamet” diyor. Eğer “merhamet” bu ise, Sayın Bakan herhalde İngiltere’deki öğreniminde bunun Türkçesini öğrenmemiş!
Başbakan, ancak eylemler bu raddelere gelince, önce görüşme taleplerini geri çevirdiği TEKEL işçilerini nihayet, lütfen kabul edecekmiş. “Merhametinin” derecesini anlayacağız!
CHP-Atatürk dönemi
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin şimdiki Başbakanının, Cumhuriyetin ilk altın yılları hususunda, malum fevri üslubuyla söyledikleri üzerinde durmak gerekiyor!
Son konuşmasında “sivil dikta” konusuna değinen Erdoğan, “Tek parti denilince akla CHP gelir. Biz sandıklardan geldik” diyor. “Sandıklar” malum; kendi deyimiyle “istedikleri yere geldiklerinde, inecekleri demokrasi tramvayı” ile geldiler!
Sayın Başbakan, acaba o tek parti dönemi dediğinin, Cumhuriyetin ilk 15 yılı Mustafa Kemal’in “tek partisinin” dönemi olduğunu bilmez mi? Ama Erdoğan’ın Atatürk hakkındaki kanaati eski söylediklerinden mâlumdur!
Eğer o yıllarda böyle bir idare olmasaydı, Türkiye’de “kargaşa” olurdu ve bu kaosun odağı da “irtica-gericilik” olurdu! Erdoğan şimdi oralara dönülmesini mi ister?
Mustafa Kemal, devrimlerini yaparken belki diktatördü ama zamanında, Amerikalı bir gazetecinin -Dorothy Thompson’un- yazdığı gibi “demokrasiyi dikte ediyor”, çok partili rejimin alt yapısını hazırlıyordu. Bunun ilk denemesi “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” idi. İkinci deneme, Mustafa Kemal’in yakın arkadaşı Ali Fethi Okyar’a -liberal bir partiyi- “Serbest Cumhuriyet Fırkasını”, (12 Ağustos 1930) kurdurmasıydı! Ama sonra gericiler bu fırsattan yararlanarak irtica emellerini gene ortaya çıkardılar, ülkenin her yöresinde irtica baş kaldırdı. Fethi Bey, bunun çok ağır sonuçlar yaratacağını görünce Partisini 17 Kasım’da kapattı!
CHP’nin, aslında Atatürk’ün “tek parti dönemine” saldırabilirsiniz, ama “aynaya bakarak” irtica tehlikesinin bugün de var olduğunu, AKP’nin laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunu inkâr edemezsiniz!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz