Balyoz'la Hisarcıklıoğlu operasyonu!
Sebahattin ÖNKİBAR1 sayfadaki 1 sayfası
Balyoz'la Hisarcıklıoğlu operasyonu!
tarafından Sebahattin ÖNKİBAR 2010-01-29, 13:24
Sinan Aygün tutuklandığında Ankara’da şu spekülasyon yapılmıştı:
- “Rifat Hisarcıklıoğlu’na gözdağı için, ortağı Sinan’ı aldılar.”
Şimdilerde söylenenler ise çok daha ötesi:
- “Balyoz’la Rifat son kez ikaz edildi ve DP’nin başına geçmesi önlendi.”
Diyeceksiniz ki bütün bunlar iddia ya da spekülasyon!
Kuşkusuz öyle de, ateş olmayan yerden duman çıkmaz ve bu tür haberler zaten spekülasyon hüviyetli olur.
Gelelim Balyoz’daki Hisarcıklıoğlu’nun Başbakan olarak varlığına?
Evet bu husus tıpkı bazı gazeteciler misali Balyoz metnine sonradan ilavedir!
Birinci boyut; 2003’de Rifat Hisarcıklıoğlu henüz siyasete hele de kurtarıcı diye yakıştırılan bir figür değildi.
İkinci husus; asker ya da TSK, Hisarcıklıoğlu gibi siyasi eğilimleri malum olan ve 28 Şubat sürecinde tam karşı cephede yer almış birine Başbakanlığı altın tepside sunmaz!
Realite kesin olarak bu ise yapılan açık bir operasyondur!
Balyoz’la sadece TSK değil aynı zamanda Hisarcıklıoğlu vurulmuştur.
Balyoz metnine monte edilen Hisarcıklıoğlu için, askerin adamı yaftası çalınmıştır.
Peki buna niçin mi ihtiyaç duyuldu?
Sizinle bir bilgiyi paylaşayım:
Hisarcıklıoğlu son iki aydır AKP karşıtı egemenlerin ablukasındaydı ve dahası Rifat Bey AKP’ye karşı merkez sağ’da büyütülecek alternatif siyasi yapıya lider olmaya kesin olarak evet demişti.
İşte uçan kuşları bile dinleyen iktidar baronları bu bilgiye ulaştı.
Derken Balyoz sızdırması ya da operasyonu ile Hisarcıklıoğlu ihtilal kabinesinin Başbakanı diye sunuldu!
Tam bu noktada soralım, bütün bunlar tesadüf olabilir mi?
Gelelim bulunulan sürece...
Rifat Bey Balyoz’la kendine verilmek istenen mesajı aldı. Öyle ki mesajı aldığını önceki akşam görüştüğü Tayyip Bey’e de iletti!
Ne midir mesaj?
AKP, muhafazakar imajlı Hisarcıklıoğlu’nun merkez sağ’a önder olmasını istemiyor! Böyle bir şeyin merkez sağ’ın CHP ve MHP ile beraber barajı aşması ve de kendi siyasi sonunu getirmesi demek olacağını görüyor.
Rifat Bey’in aldım dediği mesaja karşılığı da Başbakan’ın huzurunda şu olmuştur:
- “AKP’nin karşısındaki bir siyasi oluşumda asla yer almayacağım.”
Peki ama Rifat Bey’deki bu kırılganlık ve hatta teslimiyet niçin?
Öyle ya söz konusu olan koca bir ülke ve de onun Başbakanlığına talip olmadır!
Hangi fani, uygun bir zemine ve ısrarlı davetlere bu biçimde bir tutum alır?
Bunun cevabı nettir:
Ancak korkusu olanlar böyle davranır!
Bırakın siyasileri, bir gazeteci olarak benim zerre bir açığım, yanlışım, eksiğim olsa her gün AKP ve Erdoğan’ı topa tutabilir miydim?
Benim gibi siyasi beklentisi olmayan bir gazeteci bunu yapabiliyor da, kendine Başbakanlık teklif edilen TOBB Başkanı yapamıyorsa orada durup düşünmek gerekiyor!
Demek ki Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ya açıkları var ya da cesur değil yani şöyle olursa böyle olur mu vehminde!
Bu her iki hal de lider karakteri değildir yani böylesi özelliklere sahip birinden değil siyasi önder, hiçbir şey olmaz!
İnsafla, iz’anla söyleyin hükmüm yanlış mıdır?
GİDİYOR AMA...
Ertürk, Aslanlı Köşk’ün hesabını verecek!
Görevinden ayrılması beklenen TMSF Başkanı Ahmet Ertürk çalmadan, çırpmadan gidiyorum buyurdular.. Aman ne güzel.. Her halde öyledir ama böyle bir şey için hükmü kendisinin değil, yargının vermesi gerek. Ve göreceksiniz Ahmet Ertürk gün gelecek yargının karşısına çıkarılacaktır. Niçin mi? TMSF Başkanlığındaki pek çok uygulamaları sebebiyle... Çok ayrıntıya girmeyeceğim, Halis Toprak’a ait olarak bilinen İstanbul Boğazı’nın en geniş alanına sahip görkemli Aslanlı Köşkünün satılması olayı göreceksiniz gün gelecek gündeme oturacak çünkü bu satış hâlâ kafaları karıştırmakta ve vicdanları kanatmaktadır.. Bu muhteşem köşkün kelepir fiyatına üstelik Başbakan Erdoğan’ın en yakını olan bir işadamına yani çocuklarına burs veren Remzi Gür’e satılması her yönden sorgulanmaya muhtaçdır.
YAKARIŞ...
Ertuğrul Özkök’ün, beni azat edin çağrısı!
Ertuğrul Özkök’ü anlamakta emin olun zorluklarım var. Yahu arkadaş şartlar gereği zamanında biz de patron gazeteciliği yaptık ama insanın bir dönem olsun özgürlüğü olur. Bakın ben bu aralar onun keyfini yaşıyorum ve dilediğimi yazarak gazeteciliğin tadına varıyorum. Ertuğrul Bey görevinden alınmasına rağmen hâlâ AKP’ye reveranslar yapıp beni azat et yakarışında. Tayyip Bey’in ağzından “Gaz vermeyin” diye bir söz çıktı ya, bunu adeta ilahi bir mesaj gibi sunuyor ve dahası aslında olmayan iyi şeyleri de yazacağının taahhüdünü veriyor.. Merak ediyorum Ertuğrul aylardır AKP hakkında olumsuz bir şey yazdı da ben mi görmedim?... Neredeyse yüzlerce gündür marjinal ponpon kız yazıları ile idare ediyor da farkında değil!.. Ertuğrul Bey seni yakından tanırım gerçekten iyi birisin ama yaşın 60’ı geçti hâlâ makama oynuyorsun? Yahu sen ne zaman yaşayacaksın?
MEÇHUL...
IMF bilmecesi!
Bu şekilde değil koca bir devleti, sıradan bir şirketi bile yöneten biri anında kapıya konur yani işini kaybeder ama Türkiye’de bu olmuyor. Anlaşılacak gibi değil, tam bir yıldır Türkiye IMF ile görüşüyor ve ne olacağı ise hâlâ meçhul? Sorarım size böyle bir anlayış ya da metotla ülke ekonomisi nereye gider? Gideceği yer malum, kriz bizi teğet geçecek derken ahali yani yüz binler ve milyonlar elektrik faturalarını bile ödeyemez duruma gelir ve karanlıkta kalır. Evet Türkiye’deki tablo budur. Bırakın koca bir ülkeyi hangi şirket aylarca süren belirsizliklerle yoluna devam edebilir? AKP iktidarının IMF konusunda takındığı tutum budur. Bir gün anlaşma var derlerken, ertesi gün yoktur. Yahu müzakere denilen şey birkaç gün bilemediniz birkaç hafta sürer. Aradan onlarca ay ve yıl geçti henüz sonuç yok! Ne diyeyim, bir millet neye layık ise o şekilde yönetilirmiş!
- “Rifat Hisarcıklıoğlu’na gözdağı için, ortağı Sinan’ı aldılar.”
Şimdilerde söylenenler ise çok daha ötesi:
- “Balyoz’la Rifat son kez ikaz edildi ve DP’nin başına geçmesi önlendi.”
Diyeceksiniz ki bütün bunlar iddia ya da spekülasyon!
Kuşkusuz öyle de, ateş olmayan yerden duman çıkmaz ve bu tür haberler zaten spekülasyon hüviyetli olur.
Gelelim Balyoz’daki Hisarcıklıoğlu’nun Başbakan olarak varlığına?
Evet bu husus tıpkı bazı gazeteciler misali Balyoz metnine sonradan ilavedir!
Birinci boyut; 2003’de Rifat Hisarcıklıoğlu henüz siyasete hele de kurtarıcı diye yakıştırılan bir figür değildi.
İkinci husus; asker ya da TSK, Hisarcıklıoğlu gibi siyasi eğilimleri malum olan ve 28 Şubat sürecinde tam karşı cephede yer almış birine Başbakanlığı altın tepside sunmaz!
Realite kesin olarak bu ise yapılan açık bir operasyondur!
Balyoz’la sadece TSK değil aynı zamanda Hisarcıklıoğlu vurulmuştur.
Balyoz metnine monte edilen Hisarcıklıoğlu için, askerin adamı yaftası çalınmıştır.
Peki buna niçin mi ihtiyaç duyuldu?
Sizinle bir bilgiyi paylaşayım:
Hisarcıklıoğlu son iki aydır AKP karşıtı egemenlerin ablukasındaydı ve dahası Rifat Bey AKP’ye karşı merkez sağ’da büyütülecek alternatif siyasi yapıya lider olmaya kesin olarak evet demişti.
İşte uçan kuşları bile dinleyen iktidar baronları bu bilgiye ulaştı.
Derken Balyoz sızdırması ya da operasyonu ile Hisarcıklıoğlu ihtilal kabinesinin Başbakanı diye sunuldu!
Tam bu noktada soralım, bütün bunlar tesadüf olabilir mi?
Gelelim bulunulan sürece...
Rifat Bey Balyoz’la kendine verilmek istenen mesajı aldı. Öyle ki mesajı aldığını önceki akşam görüştüğü Tayyip Bey’e de iletti!
Ne midir mesaj?
AKP, muhafazakar imajlı Hisarcıklıoğlu’nun merkez sağ’a önder olmasını istemiyor! Böyle bir şeyin merkez sağ’ın CHP ve MHP ile beraber barajı aşması ve de kendi siyasi sonunu getirmesi demek olacağını görüyor.
Rifat Bey’in aldım dediği mesaja karşılığı da Başbakan’ın huzurunda şu olmuştur:
- “AKP’nin karşısındaki bir siyasi oluşumda asla yer almayacağım.”
Peki ama Rifat Bey’deki bu kırılganlık ve hatta teslimiyet niçin?
Öyle ya söz konusu olan koca bir ülke ve de onun Başbakanlığına talip olmadır!
Hangi fani, uygun bir zemine ve ısrarlı davetlere bu biçimde bir tutum alır?
Bunun cevabı nettir:
Ancak korkusu olanlar böyle davranır!
Bırakın siyasileri, bir gazeteci olarak benim zerre bir açığım, yanlışım, eksiğim olsa her gün AKP ve Erdoğan’ı topa tutabilir miydim?
Benim gibi siyasi beklentisi olmayan bir gazeteci bunu yapabiliyor da, kendine Başbakanlık teklif edilen TOBB Başkanı yapamıyorsa orada durup düşünmek gerekiyor!
Demek ki Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ya açıkları var ya da cesur değil yani şöyle olursa böyle olur mu vehminde!
Bu her iki hal de lider karakteri değildir yani böylesi özelliklere sahip birinden değil siyasi önder, hiçbir şey olmaz!
İnsafla, iz’anla söyleyin hükmüm yanlış mıdır?
GİDİYOR AMA...
Ertürk, Aslanlı Köşk’ün hesabını verecek!
Görevinden ayrılması beklenen TMSF Başkanı Ahmet Ertürk çalmadan, çırpmadan gidiyorum buyurdular.. Aman ne güzel.. Her halde öyledir ama böyle bir şey için hükmü kendisinin değil, yargının vermesi gerek. Ve göreceksiniz Ahmet Ertürk gün gelecek yargının karşısına çıkarılacaktır. Niçin mi? TMSF Başkanlığındaki pek çok uygulamaları sebebiyle... Çok ayrıntıya girmeyeceğim, Halis Toprak’a ait olarak bilinen İstanbul Boğazı’nın en geniş alanına sahip görkemli Aslanlı Köşkünün satılması olayı göreceksiniz gün gelecek gündeme oturacak çünkü bu satış hâlâ kafaları karıştırmakta ve vicdanları kanatmaktadır.. Bu muhteşem köşkün kelepir fiyatına üstelik Başbakan Erdoğan’ın en yakını olan bir işadamına yani çocuklarına burs veren Remzi Gür’e satılması her yönden sorgulanmaya muhtaçdır.
YAKARIŞ...
Ertuğrul Özkök’ün, beni azat edin çağrısı!
Ertuğrul Özkök’ü anlamakta emin olun zorluklarım var. Yahu arkadaş şartlar gereği zamanında biz de patron gazeteciliği yaptık ama insanın bir dönem olsun özgürlüğü olur. Bakın ben bu aralar onun keyfini yaşıyorum ve dilediğimi yazarak gazeteciliğin tadına varıyorum. Ertuğrul Bey görevinden alınmasına rağmen hâlâ AKP’ye reveranslar yapıp beni azat et yakarışında. Tayyip Bey’in ağzından “Gaz vermeyin” diye bir söz çıktı ya, bunu adeta ilahi bir mesaj gibi sunuyor ve dahası aslında olmayan iyi şeyleri de yazacağının taahhüdünü veriyor.. Merak ediyorum Ertuğrul aylardır AKP hakkında olumsuz bir şey yazdı da ben mi görmedim?... Neredeyse yüzlerce gündür marjinal ponpon kız yazıları ile idare ediyor da farkında değil!.. Ertuğrul Bey seni yakından tanırım gerçekten iyi birisin ama yaşın 60’ı geçti hâlâ makama oynuyorsun? Yahu sen ne zaman yaşayacaksın?
MEÇHUL...
IMF bilmecesi!
Bu şekilde değil koca bir devleti, sıradan bir şirketi bile yöneten biri anında kapıya konur yani işini kaybeder ama Türkiye’de bu olmuyor. Anlaşılacak gibi değil, tam bir yıldır Türkiye IMF ile görüşüyor ve ne olacağı ise hâlâ meçhul? Sorarım size böyle bir anlayış ya da metotla ülke ekonomisi nereye gider? Gideceği yer malum, kriz bizi teğet geçecek derken ahali yani yüz binler ve milyonlar elektrik faturalarını bile ödeyemez duruma gelir ve karanlıkta kalır. Evet Türkiye’deki tablo budur. Bırakın koca bir ülkeyi hangi şirket aylarca süren belirsizliklerle yoluna devam edebilir? AKP iktidarının IMF konusunda takındığı tutum budur. Bir gün anlaşma var derlerken, ertesi gün yoktur. Yahu müzakere denilen şey birkaç gün bilemediniz birkaç hafta sürer. Aradan onlarca ay ve yıl geçti henüz sonuç yok! Ne diyeyim, bir millet neye layık ise o şekilde yönetilirmiş!
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz