Alın size bir istifa örneği daha
1 sayfadaki 1 sayfası
Alın size bir istifa örneği daha
Alın size bir istifa örneği daha
Bundan 4 ay önce Almanya Protestan Kilisesi`nin başına Margot Kaessmann adlı bir kadın piskopos getirilmişti. Teolog Kaessmann, yılbaşından önce, Almanya`nın Afganistan`a asker göndermesine karşı çıkarak, mecliste bir tartışmanın meydana gelmesine neden olmuştu.
Geçenlerde yanında çocuklarıyla birlikte, kırmızı ışıkta durmayıp geçince, polis tarafından durdurularak alkol testi yapılıyor. Yapılan test sonucu kanında1,54 oranında alkol tespit edildi.
Bu olayda iki gerçeğe dikkatinizi çekerim:
1. Teolog, Protestan Kilisesi`nin piskoposu Bayan Kaessmann kırmızı ışıkta durmayıp geçtiği için, polis, kendisini takip ederek durdurur ve alkollü olduğunu tespit ederek gereken işlemleri başlatır. Polis, burada durdurduğu kadın sürücünün hangi pozisyonda olduğunu dikkate almadan tarafsız bir şekilde görevini yapıyor. Suç, sadece kırmızı ışıktan geçmek. Burada çarpa, bir kişinin çarpa sonucu ölüme neden olma diye bir husus yok. Dediğim gibi, suç sadece ve sadece kırmızı ışıkta durmamak...
Böyle bir şey olay bizde olsaydı, vay o polisin haline ! Polis suçlandığı gibi, soluğu Anadolu`nun bir köşesindeki ilçeye yollanırdı. İşte Batı`da hukuk böyle işliyor !
2. Ortaya çıkan bu olaydan sonra kilise piskopos Kaessmann`ın tarafını tuttu. Hannover halkı`da kendisine destek verdi. Bütün bunlara rağmen, Bayan Kaessmann, kısa bir zaman sonra basın toplantısı yaparak, bütün görevlerinden istifa ettiğini bildirdi ve şunları söyledi: “Bundan sonra bu makamda kalmam uygun olmaz. “ Kısa ve öz!..
Böyle bir olayı Türkiye`de düşünün; üstlenilmiş olan büyük görevin bırakılması, Türkiye`de düşünülemez. Ve hatta bir fındık kabuğunu bile doldurmayan, basit gibi görünen bir olaydan dolayı doğrusu, istifa etmek belki de o kişi için ayıp sayılır ! İşte Batı`daki görev ve istifa anlayışı !
Hatırlayacaksınız, yıllar önce başında bulunduğu CHP`ni meclis dışı bırakan Baykal, 17 ay sonra olay, unutulmaya başlayınca, geri geldi ve partinin başına oturdu. 2007 yılında yapılan seçimlerde de istenilen hedefe varılamadı. Ayrılmak aklının ucundan bile geçmedi ! MHK`nin başındaki bundan farklı mı? O da kayboldu ve tekrar ortalığa çıktığında “benle yola devam” dedi. Ki Bayan Kaessman`nın yaptığı hata, bunların yaptıklarının yanında devede kulak kalır.
Her ikisi de muasır medeniyet peşindeler, her ikisi de Avrupa Birliği`ne üye olmak isterler...
İş istifaya geldi mi, “O neki ?” diyerek yan çizerler ! Ama Avrupalı olmak isterler, kendilerinin düşündükleri muasır medeniyet çerçevesinde...
Not: Acaba koltuk sevdalısı devlet büyüklerimiz hiç dış basını takip etmezler mi ? Hadi diyelim ki, onların koltukları korumadan dolayı vakitleri yok, takip edemiyorlar, kurmayları da mı dış dünya ile ilgilenmiyorlar ?
Dr. Yüksel Cavlak
Bundan 4 ay önce Almanya Protestan Kilisesi`nin başına Margot Kaessmann adlı bir kadın piskopos getirilmişti. Teolog Kaessmann, yılbaşından önce, Almanya`nın Afganistan`a asker göndermesine karşı çıkarak, mecliste bir tartışmanın meydana gelmesine neden olmuştu.
Geçenlerde yanında çocuklarıyla birlikte, kırmızı ışıkta durmayıp geçince, polis tarafından durdurularak alkol testi yapılıyor. Yapılan test sonucu kanında1,54 oranında alkol tespit edildi.
Bu olayda iki gerçeğe dikkatinizi çekerim:
1. Teolog, Protestan Kilisesi`nin piskoposu Bayan Kaessmann kırmızı ışıkta durmayıp geçtiği için, polis, kendisini takip ederek durdurur ve alkollü olduğunu tespit ederek gereken işlemleri başlatır. Polis, burada durdurduğu kadın sürücünün hangi pozisyonda olduğunu dikkate almadan tarafsız bir şekilde görevini yapıyor. Suç, sadece kırmızı ışıktan geçmek. Burada çarpa, bir kişinin çarpa sonucu ölüme neden olma diye bir husus yok. Dediğim gibi, suç sadece ve sadece kırmızı ışıkta durmamak...
Böyle bir şey olay bizde olsaydı, vay o polisin haline ! Polis suçlandığı gibi, soluğu Anadolu`nun bir köşesindeki ilçeye yollanırdı. İşte Batı`da hukuk böyle işliyor !
2. Ortaya çıkan bu olaydan sonra kilise piskopos Kaessmann`ın tarafını tuttu. Hannover halkı`da kendisine destek verdi. Bütün bunlara rağmen, Bayan Kaessmann, kısa bir zaman sonra basın toplantısı yaparak, bütün görevlerinden istifa ettiğini bildirdi ve şunları söyledi: “Bundan sonra bu makamda kalmam uygun olmaz. “ Kısa ve öz!..
Böyle bir olayı Türkiye`de düşünün; üstlenilmiş olan büyük görevin bırakılması, Türkiye`de düşünülemez. Ve hatta bir fındık kabuğunu bile doldurmayan, basit gibi görünen bir olaydan dolayı doğrusu, istifa etmek belki de o kişi için ayıp sayılır ! İşte Batı`daki görev ve istifa anlayışı !
Hatırlayacaksınız, yıllar önce başında bulunduğu CHP`ni meclis dışı bırakan Baykal, 17 ay sonra olay, unutulmaya başlayınca, geri geldi ve partinin başına oturdu. 2007 yılında yapılan seçimlerde de istenilen hedefe varılamadı. Ayrılmak aklının ucundan bile geçmedi ! MHK`nin başındaki bundan farklı mı? O da kayboldu ve tekrar ortalığa çıktığında “benle yola devam” dedi. Ki Bayan Kaessman`nın yaptığı hata, bunların yaptıklarının yanında devede kulak kalır.
Her ikisi de muasır medeniyet peşindeler, her ikisi de Avrupa Birliği`ne üye olmak isterler...
İş istifaya geldi mi, “O neki ?” diyerek yan çizerler ! Ama Avrupalı olmak isterler, kendilerinin düşündükleri muasır medeniyet çerçevesinde...
Not: Acaba koltuk sevdalısı devlet büyüklerimiz hiç dış basını takip etmezler mi ? Hadi diyelim ki, onların koltukları korumadan dolayı vakitleri yok, takip edemiyorlar, kurmayları da mı dış dünya ile ilgilenmiyorlar ?
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz