Baraj ihalesi ve NTV'ye Tayyip sansürü!
1 sayfadaki 1 sayfası
Baraj ihalesi ve NTV'ye Tayyip sansürü!
Baraj ihalesi ve NTV’ye Tayyip sansürü!
Holding medyası iseniz yani yayıncılığın dışında işiniz varsa iktidara mahkûmsunuz demektir!
Hele hele hükümet tek partiden oluşuyorsa ve başındaki isim yani Başbakan da kural tanımaz biri ise zerre direnemezsiniz zira direnirseniz ya Cem Uzan gibi tasfiye olur ya da Aydın Doğan gibi milyarlarca dolarlık vergi cezaları ile yüz yüze gelirsiniz.
Bu tespiti yaptıktan sonra gelelim önceki akşam yaşananlara?
Malum, Tayyip Bey İngiltere’de Türkiye’de kaçak çalışan 100 bin Ermeni’yi kapı dışarı ederiz diye bir ifade kullandı.
Hayır, edilen bu söz kapalı kapılar ardında değildi Londra’daydı ve BBC dahil dünya medyası bu beyanı bütün dünyaya duyurmuştu.
Hal bu iken Tayyip Bey ve avanesi ifadenin olumsuz akisler yaratacağını düşünerek Türkiye’de sansür metoduna müracaat ettiler ve bütün medyayı ablukaya aldılar.
Örneğin hemen o akşam NTV’de Can Dündar’ı ekrana çıkarttırmadılar!
Nasıl oldu demeyin oldu işte!
Can Dündar’ın her akşam ekrana gelen Canlı Gaste haber programı son saniyede yayından kaldırıldı.
Niçin mi?
Programın süresini neredeyse tamamen Başbakan’ın o sözüne ayırmasından!
Öyle ki programa Başbakan’ın ettiği sözleri yorumlayacak konuklar bile çağrılmıştı.
Hal bu iken bir buyrukla sansür mekanizması işletilmiş ve program yok edilmişti.
NTV’deki hükümet buyruğu ya da sansürünü belgeleyen bir başka enstantane de aynı akşam yayınlanan Ruşen Çakır’ın, Basın Odası programında Mehmet Yılmaz, Nuray Mert ve Nazlı Ilıcak gibi isimlerin bu konuyu ağzına dahi almamış olmalarıydı. Belli ki emir almışlardı ve bu konuya girememişlerdi.
Burada sorgulanması gereken olay, tartışılan konudan ziyade AKP iktidarının medyayı etkileme gücü yani istediği an susturabilme yeteneğidir.
Peki bir iktidar medyayı nasıl mı susturur?
Ya korkutur ya da istediklerini
verir!
NTV bağlamında hangisi mi geçerli?
Bankası olan bir grup olduğu için iktidara karşı kıpırdama şansı yok ama işin içinde alınan işler de var galiba!
Mesela NTV’nin kardeş kuruluşu Doğuş, Artvin’de milyarlarca dolarlık keşif bedeli olan dev bir baraj yapıyor.
İlginç ayrıntı bu dev barajın milyar dolara yaklaşan miktardaki keşif artışına da bu günlerde karar verilecek!
Sorarım size böyle bir gruba ait bir televizyon kanalı yansız yayın yapabilir mi?
Yapamayacağına göre böyle bir medya yapılanmasına demokrasinin sonucu diyebilir miyiz? Demokrasi istismarını kimselere bırakmayan AKP, medyadaki bu tablodan dün olduğu gibi niye şikayetçi olmuyor? Görüyorsunuz AKP’nin derdi demokrasi şu bu değil, kendi egemenliğini kurma hadisesidir. Bu sadece medyada değil, her alanda geçerlidir. Emin olunuz kazara Genelkurmay Başkanlığına Zahit Akman’ı çağrıştıran biri gelse TSK o gün kutsanır.
HATIRLATMA...
AKP’ye dava açılacak mı?
AKP bağlamında Yargıtay Başsavcılığının ciddi araştırmalar içinde olduğunu herkes biliyor. Dolayısı ile kapatılma davasının açılması sürpriz olmayacaktır. Kanaatimizce sorgulanan husus, kapatılma davasının AKP’ye tıpkı muhtıra verilme misali yarayıp yaramayacağıdır. Epey bir süre beklenmesinin sebebi budur. Burada ilginç ayrıntı, AKP’ye yandaş güruhun bu olayı belli zaman aralıkları ile gündeme getirip Yargıtay Başsavcılığını etki altında bırakmaları hadisesidir. Mesela Tansu Çiller’i gazlayıp “Bu ülke için ölen de öldüren de şereflidir” sözünü arkadaşı Mümtaz’er’le birlikte ettiren Hüseyin Kocabıyık gibi AKP’ye arka kapıdan son anda kapağı atanlar, hatırlayın bir ay önce yine bir Cuma günü için kapatılma olacak buyurmuşlardı. Dedik ya amaçları savcıyı etkilemek! Ama biz savcılığın bu yanaşmalara iltifat edeceği kanaatinde değiliz. Savcı hem hukuka hem de onun muhtemel siyasal sonuçlarına bakacaktır. Ama eğer kapatılma davası açılırsa, yargılama her gün yapılmalı ve dava bir-iki ay içinde sonuçlandırılmalıdır.
HEDEF...
Yargıya Zahit’ler ordusu!
AKP’nin Anayasa değişikliği teşebbüsü demokratik bir arayış değil, onu istismar ve üzerinden iş kotarma arzusudur. Öyle olmasa AKP 8 yılda bu konuyu samimi olarak gündeme getirir ve bütün toplumu buna ortak ederdi. Bugün yapılmak istenen, muhtemel bir kapatılma davasına önlem almak ve yargıyı tamamen ele geçirmeyi istemektir. Ortaya çıkan taslaklarda görüldüğü gibi AKP, HSYK’yı hedef almış ve 7 olan üye sayısını 21’e çıkartmayı amaçlamıştır. Bu şekilde HSYK tıpkı RTÜK gibi iktidarın yani AKP’nin emrine girecek ve Zahit Akman gibiler de hakimlerin atamasını yapan bu kurula üye olacaktır. Evet proje tıpkı RTÜK misali yargıyı topyekün ele geçirmeye dayanıyor. Tekliflere bazı ilginç maddelerin ilavesi ise ağızları sulandırmak yani sırf o maddelerden hareketle destek zeminlerini genişletmek içindir.
ZOR DOSTUM ZOR...
Cindoruk’tan beklenen!
Hüsamettin Cindoruk’un adamlığına ve kalitesine kimsenin söz etmeye hakkı olamaz. 76 yaşında merkez sağı toparlamak için kendini ortaya atması gerçekten fedakarlıktır. Ancak DP’nin barajı aşmasını ülke mukadderatı için olmazsa olmaz gören biri olarak söylemeliyim ki DP iyi bir seyirde değildir. Daha açık ifade edeyim. DP bu haliyle değil barajı aşmak, yüzde 5 bile alamaz. Hayır bunun müsebbibi asla Cindorduk değil tersine DP’de kendine siyasi ikbal arayan eski siyaset esnaflarıdır. Pusuya yatan bu esnaf takımı sanki yüzde 30’luk parti varmışcasına ukalalıklar yapıyorlar. Bunların tamamına yakınının ANAP patentli olduklarını da söylemeliyim. Mesela son toplantıda bunlar, olmayan partiyi taksime kalkmış ve bu il sizin, bu il bizim gibi rezillikler yapmıştır. Hayır bu yapı ile devam zor, dolayısı ile Hüsamettin Bey’den radikal adım
bekliyoruz.
Holding medyası iseniz yani yayıncılığın dışında işiniz varsa iktidara mahkûmsunuz demektir!
Hele hele hükümet tek partiden oluşuyorsa ve başındaki isim yani Başbakan da kural tanımaz biri ise zerre direnemezsiniz zira direnirseniz ya Cem Uzan gibi tasfiye olur ya da Aydın Doğan gibi milyarlarca dolarlık vergi cezaları ile yüz yüze gelirsiniz.
Bu tespiti yaptıktan sonra gelelim önceki akşam yaşananlara?
Malum, Tayyip Bey İngiltere’de Türkiye’de kaçak çalışan 100 bin Ermeni’yi kapı dışarı ederiz diye bir ifade kullandı.
Hayır, edilen bu söz kapalı kapılar ardında değildi Londra’daydı ve BBC dahil dünya medyası bu beyanı bütün dünyaya duyurmuştu.
Hal bu iken Tayyip Bey ve avanesi ifadenin olumsuz akisler yaratacağını düşünerek Türkiye’de sansür metoduna müracaat ettiler ve bütün medyayı ablukaya aldılar.
Örneğin hemen o akşam NTV’de Can Dündar’ı ekrana çıkarttırmadılar!
Nasıl oldu demeyin oldu işte!
Can Dündar’ın her akşam ekrana gelen Canlı Gaste haber programı son saniyede yayından kaldırıldı.
Niçin mi?
Programın süresini neredeyse tamamen Başbakan’ın o sözüne ayırmasından!
Öyle ki programa Başbakan’ın ettiği sözleri yorumlayacak konuklar bile çağrılmıştı.
Hal bu iken bir buyrukla sansür mekanizması işletilmiş ve program yok edilmişti.
NTV’deki hükümet buyruğu ya da sansürünü belgeleyen bir başka enstantane de aynı akşam yayınlanan Ruşen Çakır’ın, Basın Odası programında Mehmet Yılmaz, Nuray Mert ve Nazlı Ilıcak gibi isimlerin bu konuyu ağzına dahi almamış olmalarıydı. Belli ki emir almışlardı ve bu konuya girememişlerdi.
Burada sorgulanması gereken olay, tartışılan konudan ziyade AKP iktidarının medyayı etkileme gücü yani istediği an susturabilme yeteneğidir.
Peki bir iktidar medyayı nasıl mı susturur?
Ya korkutur ya da istediklerini
verir!
NTV bağlamında hangisi mi geçerli?
Bankası olan bir grup olduğu için iktidara karşı kıpırdama şansı yok ama işin içinde alınan işler de var galiba!
Mesela NTV’nin kardeş kuruluşu Doğuş, Artvin’de milyarlarca dolarlık keşif bedeli olan dev bir baraj yapıyor.
İlginç ayrıntı bu dev barajın milyar dolara yaklaşan miktardaki keşif artışına da bu günlerde karar verilecek!
Sorarım size böyle bir gruba ait bir televizyon kanalı yansız yayın yapabilir mi?
Yapamayacağına göre böyle bir medya yapılanmasına demokrasinin sonucu diyebilir miyiz? Demokrasi istismarını kimselere bırakmayan AKP, medyadaki bu tablodan dün olduğu gibi niye şikayetçi olmuyor? Görüyorsunuz AKP’nin derdi demokrasi şu bu değil, kendi egemenliğini kurma hadisesidir. Bu sadece medyada değil, her alanda geçerlidir. Emin olunuz kazara Genelkurmay Başkanlığına Zahit Akman’ı çağrıştıran biri gelse TSK o gün kutsanır.
HATIRLATMA...
AKP’ye dava açılacak mı?
AKP bağlamında Yargıtay Başsavcılığının ciddi araştırmalar içinde olduğunu herkes biliyor. Dolayısı ile kapatılma davasının açılması sürpriz olmayacaktır. Kanaatimizce sorgulanan husus, kapatılma davasının AKP’ye tıpkı muhtıra verilme misali yarayıp yaramayacağıdır. Epey bir süre beklenmesinin sebebi budur. Burada ilginç ayrıntı, AKP’ye yandaş güruhun bu olayı belli zaman aralıkları ile gündeme getirip Yargıtay Başsavcılığını etki altında bırakmaları hadisesidir. Mesela Tansu Çiller’i gazlayıp “Bu ülke için ölen de öldüren de şereflidir” sözünü arkadaşı Mümtaz’er’le birlikte ettiren Hüseyin Kocabıyık gibi AKP’ye arka kapıdan son anda kapağı atanlar, hatırlayın bir ay önce yine bir Cuma günü için kapatılma olacak buyurmuşlardı. Dedik ya amaçları savcıyı etkilemek! Ama biz savcılığın bu yanaşmalara iltifat edeceği kanaatinde değiliz. Savcı hem hukuka hem de onun muhtemel siyasal sonuçlarına bakacaktır. Ama eğer kapatılma davası açılırsa, yargılama her gün yapılmalı ve dava bir-iki ay içinde sonuçlandırılmalıdır.
HEDEF...
Yargıya Zahit’ler ordusu!
AKP’nin Anayasa değişikliği teşebbüsü demokratik bir arayış değil, onu istismar ve üzerinden iş kotarma arzusudur. Öyle olmasa AKP 8 yılda bu konuyu samimi olarak gündeme getirir ve bütün toplumu buna ortak ederdi. Bugün yapılmak istenen, muhtemel bir kapatılma davasına önlem almak ve yargıyı tamamen ele geçirmeyi istemektir. Ortaya çıkan taslaklarda görüldüğü gibi AKP, HSYK’yı hedef almış ve 7 olan üye sayısını 21’e çıkartmayı amaçlamıştır. Bu şekilde HSYK tıpkı RTÜK gibi iktidarın yani AKP’nin emrine girecek ve Zahit Akman gibiler de hakimlerin atamasını yapan bu kurula üye olacaktır. Evet proje tıpkı RTÜK misali yargıyı topyekün ele geçirmeye dayanıyor. Tekliflere bazı ilginç maddelerin ilavesi ise ağızları sulandırmak yani sırf o maddelerden hareketle destek zeminlerini genişletmek içindir.
ZOR DOSTUM ZOR...
Cindoruk’tan beklenen!
Hüsamettin Cindoruk’un adamlığına ve kalitesine kimsenin söz etmeye hakkı olamaz. 76 yaşında merkez sağı toparlamak için kendini ortaya atması gerçekten fedakarlıktır. Ancak DP’nin barajı aşmasını ülke mukadderatı için olmazsa olmaz gören biri olarak söylemeliyim ki DP iyi bir seyirde değildir. Daha açık ifade edeyim. DP bu haliyle değil barajı aşmak, yüzde 5 bile alamaz. Hayır bunun müsebbibi asla Cindorduk değil tersine DP’de kendine siyasi ikbal arayan eski siyaset esnaflarıdır. Pusuya yatan bu esnaf takımı sanki yüzde 30’luk parti varmışcasına ukalalıklar yapıyorlar. Bunların tamamına yakınının ANAP patentli olduklarını da söylemeliyim. Mesela son toplantıda bunlar, olmayan partiyi taksime kalkmış ve bu il sizin, bu il bizim gibi rezillikler yapmıştır. Hayır bu yapı ile devam zor, dolayısı ile Hüsamettin Bey’den radikal adım
bekliyoruz.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz