Halk Doğruyu Nasıl ve Kimden Öğrenecek

Birileri “Batık, batıyoruz” derken diğerleri “Çıktık çıkıyoruz.” diyorlar.
Peki, hangisi doğruyu söylüyor?
Gel de işin içinden çık!
Bizler, kendimizi aydın olarak nitelediğimiz bizler bile tam olarak gerçekleri analize edemezken, halk bu işe ne desin?
Başbakan, ekonomi krizi dünyayı sarsarken “Dünyaki kriz bizi teğet geçti.” demişti.
Başbakan yardımcısı Ali Babacan ise şöyle konuşuyor:
1. “Tablo gerçekten dünya açısından Avrupa açısından oldukça sıkıntılı ama Türkiye açısından da çok şükür iyi neticeler şu ana kadar almış durumdayız. Cari açıkta da en kötüyü geride bıraktık" dedi.
Türkiye`nin ünlü yazarı Ertuğrul Özkök de şöyle diyor yazısında:
2. “Bir de geriye bırakılacak olanlar vardır. Arkamızdan söylenecekler...
Mesela, Türkiye’yi Avrupa Birliği standartlarına taşımak...
Mesela askeri vesayeti bitirmek...
Mesela ekonomide cesur kararlar almak, ülkeyi sakin limanlarda tutabilmek...
Bunların hepsi, Erdoğan’ın bugün de, ileride de hayırla anılacak icraatıdır.
Erdoğan benim gözümde büyük bir siyasetçi. Yaptıklarının yüzde 70’ini hayranlıkla izliyorum.
Bir Türk vatandaşı olarak, bunun nemalarından ben de fazlasıyla yararlanıyorum. Gurur duyuyorum...
3. ABD’nin ünlü dergisi Time yazıyor:
„ Erdoğan’ın zaman zaman otokratik huylar sergilediği, politik rakiplerine saygısızlık edip düşmanlarını hapse attığı ve medyanın gözünü korkuttuğu doğru. Ancak destekçilerine göre bu kusurları başarılarının yanında önemsiz. Türkiye artık demokratik, ekonomik olarak yükselen, uluslararası alanda gıpta edilen bir ülke.”
Peki, şimdi kim doğruyu söylüyor?
Peki, şimdi kime inanalım?
Başbakan Yardımcısı Ali babacan`a mı,
ünlü gazeteci Ertuğrul Özkök`e mi,
Time`mi,
yoksa Atatürkçüler`e, yurtseverler` e mi?
Dünyadaki yabancı yazılı ve görsel basını izleyenler, olayların pek de söylenildiği gibi olmadığını görebiliyor. Ekonomik krizin birçok ülkeyi kemirdiğini fark ediyor.
Peki, yerli yazılı ve görsel basında neler var? Birisi devlet yetkilisi diğeri ise tanınmış bir gazetecidir. Her ikisi de ülkede olumlu işlerin yapıldığını ve hatta diğer dünya ülkelerinin bu gelişmeyi, tabiri caizse, kıpta ile izlediklerinin izlemini vermektedirler. Ertuğrul Özkök diyor ki;
“Başbakan`nın yaptıklarının yüzde 70`ini hayranlıkla izliyorum. Bir Türk vatandaşı olarak da bunun nemalarından ben de fazlasıyla yararlanıyorum.”
”Buradan da anlaşılıyor ki, geriye sadece yüzde 30 gibi bir olumsuzluk kalıyor. “Eh bu kadar kusur kadı kızında da var” diyelim!
Aydınlar böyle der, yüzde 70 gibi olumlu rakamları ortaya dökerlerse, ne yabancı ne de yerli basını takip etmeyen ve dizilerle bunalmış halk ne yapsın?
“Bunlar bir şeyler biliyorlar ki, böyle ciddi ciddi konuşuyorlar.” diye düşünmekte haklıdır halk! Hele hele Ertuğrul Özkök`ün bugünkü yazısını okuduktan sonra, “Madem o Başbakan`nın yaptıklarının yüzde 70` ini hayranlıkla izliyorsa, bizlere de su içmek düşer” diyeceklerdir elbette!..
“Buna da şükür, beterin beteri vardır.” diyerek, büyüklerine dua ederek gününü gün etmektedir.
Bu tür yaşama,ayıptır söylemesi, Latince “Carpe diem” deniliyor.
Yani sesini kıs tadını çıkar, günden faydalan...

Dr. Yüksel Cavlak