Pestalozzi`nin adını Bilen Var Mı Dersiniz
1 sayfadaki 1 sayfası
Pestalozzi`nin adını Bilen Var Mı Dersiniz
Pestalozzi`nin adını Bilen Var Mı Dersiniz
Pek zannetmiyorum! Olsa olsa 1938`e kadar, belki de 1940`ın ilk dönemini yaşayanlar hatırlayabilirler. Daha da ileri gidersek, ülkemizdeki yerli Pestalozzi`leri (İsmail Hakkı Tonguç) tanıyanların da az veya azdan daha az olduğunu görürüz..
Pestalozzi, 1746 yılında Zürich`te doğdu. İlahiyat ve hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra, H.C. Hirzels`in “Bir Köylü Düşünürün Ekonomisi” başlıklı yazısından etkilenerek tarım öğrenimi yaptı. Eşi ile birlikte Neuhof`ta “Pestalozzi Çiftliği “ adı verilen çiftlik kurdu. Daha sonra bundan vaz geçerek “”Yoksul Çocuklar Yurdu” nu kurdu. Amacı, burada çocuklara el işleri, örgü vs yapmaları öğretildi. Daha sonra “Yoksul Çocuklar İçin “Eğitim Enstitüsü nü açtı. “Leonard ve Gertrud” başlıklı romanında, Köy Okulu`nu öneriyordu. Fırtınalı geçen yıllardan sonra “Şato” adında bir enstitü kurdu. Bu enstitünün ünü, bir saman alevi gibi Avrupa ülkelerine yayıldı. Birçok ülkeden öğrenciler, öğretmenler buraya akın etti.
Pestalozzi, anılarında temel eğitimin önemini ve bu konudaki düşüncelerini defalarca tekrarlamıştır.
Pestalozzi, yoksulların kurtarıcısı, öksüzlerin babası ve çocukların öğretmeni olmuştur.
Yoksulların babası Pestalozzi, 17 Şubat 1827`de Burg`ta öldü. Mezarı Brugg yakınlarındaki Birr`dedir.
Onun hayat hikayesini okursak, görürüz ki, bizim yerli Pestalozzi`nin yaşamına benzemektedir. Yerli Pestalozzimiz , Köy Enstitüleri`nin mimarisi olan İsmail Hakkı Tonguç`da (Tonguç Baba), Köylü çocuklarının eğitilmesi için elinden geleni yapmıştır.
Tonguç Baba, bakınız 1947 yılında ne demiş:
“Köy Enstitüleri`nde yetiştirilen çocuklar, skolastiğe köle olmaktan kurtarılmaya çalışımıştır. Onların kültürleri cila şeklinde ve ezberlenerek benimsenmiş bilgi değil, iş içinde, iş aracılığı ile öğrenilen gerçek ve öz bilgidir.”
Şimdi bizler ise ne yapıyoruz?
Pestalozzi, Tonguç Baba gibilerini bir kenara bırakıp, yoksul çocukları bağışlarla eğitmeye çalışıyoruz!
Köy Enstitüleri`ni bir kenara bırakıp ve hatta unutturarak eğitim vakıfları kurarak yoksulları, köy çocuklarını eğtimeye çalışıyoruz!
Özel dersaneler açarak yoksulların çocuklarını(!) ve köylü çocuklarını(!) çağdaş eğitime hazırlıyoruz.
Ve bunun adına da “Çağdaş Eğitim diyoruz...
Her halde 21`inci yüzyılda yoksulların kurtarıcısı, öksüzlerin babası ve çağdaş öğretmenin tanımı böyleymiş!..
“Bir dilenci gibi yaşadım
dilencileri eğitmek için
İnsan gibi yaşamaları için
Pestalozzi”
Not:
Gönül isterdi ki, yeri Pestalozzimiz olan İsmail Hakkı Tonguç; un da böyle bir heykeli Anadolu`un bir kentine dikilsin.
Her ikisini anısı önünde saygıyla eğilirim.
Dr. Yüksel cavlak
Pek zannetmiyorum! Olsa olsa 1938`e kadar, belki de 1940`ın ilk dönemini yaşayanlar hatırlayabilirler. Daha da ileri gidersek, ülkemizdeki yerli Pestalozzi`leri (İsmail Hakkı Tonguç) tanıyanların da az veya azdan daha az olduğunu görürüz..
Pestalozzi, 1746 yılında Zürich`te doğdu. İlahiyat ve hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra, H.C. Hirzels`in “Bir Köylü Düşünürün Ekonomisi” başlıklı yazısından etkilenerek tarım öğrenimi yaptı. Eşi ile birlikte Neuhof`ta “Pestalozzi Çiftliği “ adı verilen çiftlik kurdu. Daha sonra bundan vaz geçerek “”Yoksul Çocuklar Yurdu” nu kurdu. Amacı, burada çocuklara el işleri, örgü vs yapmaları öğretildi. Daha sonra “Yoksul Çocuklar İçin “Eğitim Enstitüsü nü açtı. “Leonard ve Gertrud” başlıklı romanında, Köy Okulu`nu öneriyordu. Fırtınalı geçen yıllardan sonra “Şato” adında bir enstitü kurdu. Bu enstitünün ünü, bir saman alevi gibi Avrupa ülkelerine yayıldı. Birçok ülkeden öğrenciler, öğretmenler buraya akın etti.
Pestalozzi, anılarında temel eğitimin önemini ve bu konudaki düşüncelerini defalarca tekrarlamıştır.
Pestalozzi, yoksulların kurtarıcısı, öksüzlerin babası ve çocukların öğretmeni olmuştur.
Yoksulların babası Pestalozzi, 17 Şubat 1827`de Burg`ta öldü. Mezarı Brugg yakınlarındaki Birr`dedir.
Onun hayat hikayesini okursak, görürüz ki, bizim yerli Pestalozzi`nin yaşamına benzemektedir. Yerli Pestalozzimiz , Köy Enstitüleri`nin mimarisi olan İsmail Hakkı Tonguç`da (Tonguç Baba), Köylü çocuklarının eğitilmesi için elinden geleni yapmıştır.
Tonguç Baba, bakınız 1947 yılında ne demiş:
“Köy Enstitüleri`nde yetiştirilen çocuklar, skolastiğe köle olmaktan kurtarılmaya çalışımıştır. Onların kültürleri cila şeklinde ve ezberlenerek benimsenmiş bilgi değil, iş içinde, iş aracılığı ile öğrenilen gerçek ve öz bilgidir.”
Şimdi bizler ise ne yapıyoruz?
Pestalozzi, Tonguç Baba gibilerini bir kenara bırakıp, yoksul çocukları bağışlarla eğitmeye çalışıyoruz!
Köy Enstitüleri`ni bir kenara bırakıp ve hatta unutturarak eğitim vakıfları kurarak yoksulları, köy çocuklarını eğtimeye çalışıyoruz!
Özel dersaneler açarak yoksulların çocuklarını(!) ve köylü çocuklarını(!) çağdaş eğitime hazırlıyoruz.
Ve bunun adına da “Çağdaş Eğitim diyoruz...
Her halde 21`inci yüzyılda yoksulların kurtarıcısı, öksüzlerin babası ve çağdaş öğretmenin tanımı böyleymiş!..
“Bir dilenci gibi yaşadım
dilencileri eğitmek için
İnsan gibi yaşamaları için
Pestalozzi”
Not:
Gönül isterdi ki, yeri Pestalozzimiz olan İsmail Hakkı Tonguç; un da böyle bir heykeli Anadolu`un bir kentine dikilsin.
Her ikisini anısı önünde saygıyla eğilirim.
Dr. Yüksel cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz