2009 kader yılımız!
1 sayfadaki 1 sayfası
2009 kader yılımız!
2009 kader yılımız!
2008 yılı, dünya için ve Türkiye için kötü bir yıldı! 2009 nasıl
olacak? Doğrusu, özellikle ülkemiz için iyi bir yıl olacağını
sanmıyorum! “Perşembenin gelişi, çarşambadan” - yeni yılın nasıl
olacağı, geçen yıldan belli! Bu böyle olursa da, milletimizin “makûs
kaderi”ni değiştirmek için, ancak geçmiş ve son yılların musibetlerini
yok edecek ve ülkenin “başına” bu belaları musallat edenlerden bizi
kurtaracak, radikal bir hareket, bir devrim gerek! Bu da herhalde “2.
Cumhuriyet” değil, Atatürk’ün kurduğu, ilelebet payidar olacağına
inandığı tek “Cumhuriyeti” koruyacak yeni bir “kurtuluş”, bir “devrim”
harekatı olmalı! 2009 yılında, geçen yıl pişirilen ve hatta
olgunlaştırılan belaları, başımıza örülmekte olan “çorapların” ne
olduğunu bilelim! Bunlar önem sırasıyla değil, tek yumak halinde!
Dil-bölücülük
Önce “bölücülük ve terör konusu”;
AKP iktidarı, bu konuda anlaşılmaz ve affedilmez bir uzlaşma peşinde.
Barzani ve Talabani’den destek, Amerika ve Avrupa’dan icazet beklemek
havasında! Hedef: “Barışçı çözüm!” Bu hava devam ederse, TC’ni,
bölücülerle-terör ve de Apoköpeği ile “barış ve pazarlık masasına oturturlarsa,
bizimkiler de ” otururlarsa “ ve şimdiden sözü edilen ” genel af “la
Apoköpeği da bu masanın baş köşesine geçerse hiç şaşmayın!
Bölücülük
tehlikesinin mihenk taşlarından biri Kürtçe! TRT televizyonunda Kürtçe
yayınlar başladı diye nerdeyse bayram ilan edildi. Sayın Başbakan TV’de
Kürtçe konuştu... Başka dillerde, mesela İngilizce ve hatta Japonca
birkaç kelime söyleyebilse ” Aman ne hoş “ denir de, ” Kürtçenin, TC
Başbakanı’nın, hele şu bağlamda, Kürtçe konuşmasının anlamı başka.
Belki “Güneydoğu oyları” uğruna ve jest yapmak için, “neden olmasın”
hesabıyla, TC Devleti’nin temelleri oynatılıyor. TV’de Kürtçe yayınları
yapılmasının arkasından diğer talepler; Kürtçenin okullarda ve kamu
alanında ikinci dil, sonra da “Devletin resmi dilleri Kürtçedir” ve de
-lütfen- “Türkçedir” e, kadar!
“Dil” milletleri birleştirir de,
bölebilir de! Kürt asıllı vatandaşlarımızın kendi dillerinde
konuşmaları ve konuştukları doğal. Bunu yasaklamak ise yanlış... Fakat
eğer bu yapılmışsa ve ifrata da kaçılmışsa, Kürt vatandaşlarımızı
Türklükle bütünleştirmek için yapılmıştı! Asıl hata, bu
vatandaşlarımıza Türkçe öğretmek için gereken çabanın gösterilememesi
olmuştur! Bildiğim kadarıyla Anayasa’nın bir maddesi şöyledir: “Kanunla
yasaklanmış olan herhangi bir dilde yayın yapılamaz.”
Ve Anayasa
-eğer henüz değiştirilmemişse- değiştirilmesi teklif edilemez
hükümlerinin başında “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez
bir bütündür. Dili Türkçedir” maddesi hâlâ yürürlükte! 2009’daki
düşünülmekte, kotarılmakta olan “Anayasa değişiklikleri” yapılana kadar!
Anadilde
Radyo-TV yayınları ve eğitim yapılınca aynı mantıkla, devletin aynı
şovlarla, harcamalarla, diğer etnik grupların, Çerkezlerin,
Boşnakların, Arnavutların vb. anadillerinde de yayınlar yapılmasını
mümkün kılması gerekir! Ben, özellikle Başbakan’ın, TV’de Çerkezce
konuşmasını duymak isterdim! Tabii Ermenice yayınlar da başlayınca,
Cumhurbaşkanı Gül’ün ve Erdoğan’ın Ermenice konuşmalarından evvel!
Diğer
etnik grupların talepleri yok da, Kürtlerin neden var? AB öteden beri,
neden bunları dayatır? Eğer, “çok kültürlülük” gereğiyse, çok etnik
gruplardan oluşan, çok kültürlü, ABD’de de tek resmi dil İngilizcedir
ve mesela, Portoriko’da İspanyolcanın ikinci dil olmasına müsaade
edilmedi!
Kısacası; Kürtçe Türkiye’yi bölecek, “Büyük Kürdistan”
ın temeli olacaktır. Alkışlarınızla ve Sayın Başbakan’ın yeni “Türkiye”
alfabesiyle ve Kürtçeyle, huzurlarınızda!
Mustafa Kemal, harf
devrimini yaparken, çok düşünmüş ve uzmanlara danışmıştı. Çeşitli
seçenekler düşünmüş, ama aynı alfabeye Q X W harflerini koymamış. Bunun
herhalde bir anlamı vardı!
Ama bugün devletin, hükümetin başında
olanlarda bu incelik, duyarlılık nerede! Hoşluk olsun diye jest yapmak,
AB’yi memnun etmek için Türk devletini harcamaktalar! Aynı durum aynı
tehlike, “Bölücülük ve terör terörü” konusunun tümünden başka, 2009’da
bizi bekleyen diğer tehlike ve tehditler için de varit! AB, Kıbrıs,
Ermeni, Anayasa değişiklikleri hususunda da. Bu belalar yumağının
ortasında, bir de, “Ergenekon kâbusu” var!!
Her millet kendi
kaderini tayin eder ve layık olduğu hükümeti bulur! Türk milletinin
makûs kaderi bu mu? Milletin layığı bu iktidar mı? Bunların cevabı
2009’da!
2008 yılı, dünya için ve Türkiye için kötü bir yıldı! 2009 nasıl
olacak? Doğrusu, özellikle ülkemiz için iyi bir yıl olacağını
sanmıyorum! “Perşembenin gelişi, çarşambadan” - yeni yılın nasıl
olacağı, geçen yıldan belli! Bu böyle olursa da, milletimizin “makûs
kaderi”ni değiştirmek için, ancak geçmiş ve son yılların musibetlerini
yok edecek ve ülkenin “başına” bu belaları musallat edenlerden bizi
kurtaracak, radikal bir hareket, bir devrim gerek! Bu da herhalde “2.
Cumhuriyet” değil, Atatürk’ün kurduğu, ilelebet payidar olacağına
inandığı tek “Cumhuriyeti” koruyacak yeni bir “kurtuluş”, bir “devrim”
harekatı olmalı! 2009 yılında, geçen yıl pişirilen ve hatta
olgunlaştırılan belaları, başımıza örülmekte olan “çorapların” ne
olduğunu bilelim! Bunlar önem sırasıyla değil, tek yumak halinde!
Dil-bölücülük
Önce “bölücülük ve terör konusu”;
AKP iktidarı, bu konuda anlaşılmaz ve affedilmez bir uzlaşma peşinde.
Barzani ve Talabani’den destek, Amerika ve Avrupa’dan icazet beklemek
havasında! Hedef: “Barışçı çözüm!” Bu hava devam ederse, TC’ni,
bölücülerle-terör ve de Apoköpeği ile “barış ve pazarlık masasına oturturlarsa,
bizimkiler de ” otururlarsa “ ve şimdiden sözü edilen ” genel af “la
Apoköpeği da bu masanın baş köşesine geçerse hiç şaşmayın!
Bölücülük
tehlikesinin mihenk taşlarından biri Kürtçe! TRT televizyonunda Kürtçe
yayınlar başladı diye nerdeyse bayram ilan edildi. Sayın Başbakan TV’de
Kürtçe konuştu... Başka dillerde, mesela İngilizce ve hatta Japonca
birkaç kelime söyleyebilse ” Aman ne hoş “ denir de, ” Kürtçenin, TC
Başbakanı’nın, hele şu bağlamda, Kürtçe konuşmasının anlamı başka.
Belki “Güneydoğu oyları” uğruna ve jest yapmak için, “neden olmasın”
hesabıyla, TC Devleti’nin temelleri oynatılıyor. TV’de Kürtçe yayınları
yapılmasının arkasından diğer talepler; Kürtçenin okullarda ve kamu
alanında ikinci dil, sonra da “Devletin resmi dilleri Kürtçedir” ve de
-lütfen- “Türkçedir” e, kadar!
“Dil” milletleri birleştirir de,
bölebilir de! Kürt asıllı vatandaşlarımızın kendi dillerinde
konuşmaları ve konuştukları doğal. Bunu yasaklamak ise yanlış... Fakat
eğer bu yapılmışsa ve ifrata da kaçılmışsa, Kürt vatandaşlarımızı
Türklükle bütünleştirmek için yapılmıştı! Asıl hata, bu
vatandaşlarımıza Türkçe öğretmek için gereken çabanın gösterilememesi
olmuştur! Bildiğim kadarıyla Anayasa’nın bir maddesi şöyledir: “Kanunla
yasaklanmış olan herhangi bir dilde yayın yapılamaz.”
Ve Anayasa
-eğer henüz değiştirilmemişse- değiştirilmesi teklif edilemez
hükümlerinin başında “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez
bir bütündür. Dili Türkçedir” maddesi hâlâ yürürlükte! 2009’daki
düşünülmekte, kotarılmakta olan “Anayasa değişiklikleri” yapılana kadar!
Anadilde
Radyo-TV yayınları ve eğitim yapılınca aynı mantıkla, devletin aynı
şovlarla, harcamalarla, diğer etnik grupların, Çerkezlerin,
Boşnakların, Arnavutların vb. anadillerinde de yayınlar yapılmasını
mümkün kılması gerekir! Ben, özellikle Başbakan’ın, TV’de Çerkezce
konuşmasını duymak isterdim! Tabii Ermenice yayınlar da başlayınca,
Cumhurbaşkanı Gül’ün ve Erdoğan’ın Ermenice konuşmalarından evvel!
Diğer
etnik grupların talepleri yok da, Kürtlerin neden var? AB öteden beri,
neden bunları dayatır? Eğer, “çok kültürlülük” gereğiyse, çok etnik
gruplardan oluşan, çok kültürlü, ABD’de de tek resmi dil İngilizcedir
ve mesela, Portoriko’da İspanyolcanın ikinci dil olmasına müsaade
edilmedi!
Kısacası; Kürtçe Türkiye’yi bölecek, “Büyük Kürdistan”
ın temeli olacaktır. Alkışlarınızla ve Sayın Başbakan’ın yeni “Türkiye”
alfabesiyle ve Kürtçeyle, huzurlarınızda!
Mustafa Kemal, harf
devrimini yaparken, çok düşünmüş ve uzmanlara danışmıştı. Çeşitli
seçenekler düşünmüş, ama aynı alfabeye Q X W harflerini koymamış. Bunun
herhalde bir anlamı vardı!
Ama bugün devletin, hükümetin başında
olanlarda bu incelik, duyarlılık nerede! Hoşluk olsun diye jest yapmak,
AB’yi memnun etmek için Türk devletini harcamaktalar! Aynı durum aynı
tehlike, “Bölücülük ve terör terörü” konusunun tümünden başka, 2009’da
bizi bekleyen diğer tehlike ve tehditler için de varit! AB, Kıbrıs,
Ermeni, Anayasa değişiklikleri hususunda da. Bu belalar yumağının
ortasında, bir de, “Ergenekon kâbusu” var!!
Her millet kendi
kaderini tayin eder ve layık olduğu hükümeti bulur! Türk milletinin
makûs kaderi bu mu? Milletin layığı bu iktidar mı? Bunların cevabı
2009’da!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz