Sabrın sonu gaflet!
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Sabrın sonu gaflet!
Soğukkanlı Genelkurmay Başkanımız Orgeneral İlker Başbuğ dayanamadı; “Vicdansızlara sesleniyorum, TSK’nın da sabrının bir sınırı var” dedi. Bence o sınır, vicdansız, lanetlenmiş ordu düşmanlarının yazıları ve yeni iddialaryla, muvazzaf subayların Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen tutuklanmaları karşısında, en azından, benim sabrım tükendi. “Sabır taşım” artık çatlayayazdı! Sabrın sonu selamet değil, gaflettir!
Vicdansızların, Genelkurmay Başkanına, Türk Ordusuna ve mensuplarına karşı sürdürdükleri bu hayasız saldırı durdurulmalı; tüm vatansever milliyetçilerin sabırlarının da artık tükendiği muhakkak! Bizler yasalara -kurulu düzene- saygı ile “Ya sabır” derken öteki taraftakiler sabrımızı yanlış yorumluyor ve azıttıkça azıtıyor, gittikçe daha da edepsizleşiyor, küstahlaşıyorlar!
Ve emellerine ulaşıyorlar da... Taraf ve şürekası kamuoyu araştırmalarında, halkın Orduya geleneksel güvenin, saygısının Atatürkçülerin sayısının, azalmasından çok memnunlar. “Sabır” sınırının geriye dönüşü olmayacak yarı noktasında; tam bıçak sırtındayız! Sistemli çabaları sonucunda, Ordu, Atatürkçülük ve bildiğimiz anlamda T.C. kalmayacak... Yerine konması tasarlanan, devlet Altanlar ailesinin 2. Cumhuriyeti mi, yoksa Osmanlı İslam Devleti mi yoksa “Cemaat Devleti” mi olur? Türk Ordusu yan gelip yatarsa yahut içi boşaltılmış ülkenin sınırlarında “gümrük muhafaza” görevi yaparsa, AB ve ABD çıkarlarının lejyoneri olur!
T.C.’nin “postu” paylaşılırken, “haramiler” muhakkak biri birlerine düşeceklerdir, ama Cumhuriyet harap olduktan sonra ne yazar?
T.C. ve Ordusu, dış ve iç tehditlerin arttığı şu bağlamda, kasten zaafa uğratılmakta! Yalakalar “demokrasi savaşı diyorlar” ama aslında bu, Türk milletinin ölüm-kalım savaşı!
Ordunun geleneksel ruhu, yasal görevleri ortadan kaldırılınca, Cumhuriyeti kim koruyacak? Politikacılar mı? Bugünkü İktidar mı? Eğer esas söz konusu Türkiye’nin bekası ise, gerisi -ilerisi- havada uçuşan, ortalığı karıştıran “pespaye iddialar” ayrıntıdır. Asıl realite şudur: “Ustura sırtında” ve sabrımızın son raddesindeyiz!
T.C hiç bir zaman şimdiye kadarki gibi tehlikeye düşmemiş, Türk Ordusu ve milleti de bu kadar zaafa uğramamıştı..
İddia ediyorum, ileride tarihçiler bugünkü döneme, “Gaflet ve İhanet” dönemi diyecekler ve köklerinin, bir taraftan uzun yıllardır, yabancıların “Türk tehlikesine” karşı “Büyük Oyunu”, öteki taraftan da kökleri dışarıda, içeride de her kuruma sızmış bir fesat ağacı cemaatte olduğunu tespit edeceklerdir..
Ne büyük çelişki. Cumhuriyeti yıkmaya çalışanlar Cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa etmeye and içmiş paşaları yargılıyorlar! Asıl soruşturulması, yargılanması gereken de bu “çetedir” Ama bunu kim yapacak? Bugünkü iktidar en azından seyirci. Benim “sabır taşı” artık bir yerde “çatlayacak” diye ümit ediyorum!
Ordu paralize mi?
Hulki Cevizoğlu; ‘Türk Genelkurmayı’nın bugünkü görüntüsü ne yazık ki, tam bir “paralize” olma durumudur’diyor ve soruyor: “Ordu, sınır ötesindeki düşmana karşı savaşma yeteneğinin dışında, ‘kendisini koruma’reflekslerinden yoksun mudur?”
Ben de “Hayır” derim... Türk Ordusunun refleksleri, zayıflatılmış olsa bile hâlâ vardır!
Genç subaylar..
Mehmet Ali Birand, otuz yıl önce yazdığı Türk Ordusunun geleneksel gizemli, “Emret Komutanım” ruhunu kınayan bir kitap yazmıştı... Şimdi de “Emretme Komutanım” diyor. Ve işte bu adam soruyor; “Kışlanın sabrı taşıyor mu? Genç Subaylar rahatsız mı” diye! Sormuş soruşturmuş, iç ve dış çeşitli istihbarat birimlerinin antenlerinin algılamalarına baş vurmuş. Sonunda, “Şimdiye kadar, genç subayların herhangi bir taşkınlık ve kabarma içinde olmadıklarını” tespit etmiş ana gene de “mülahazat hanesini” açık bırakıyor: “Hiç beklenmedik bir patlama olabilir” diyor!
Kimse, fırtınadan önceki suskunluktan yanlış hesaplar çıkarmasın, “TSK’yı dize getirdik” demesin! Hissediyor ve biliyorum ki subaylar, genç subaylar çok rahatsızdırlar! “Neme lazımcılık” henüz orduya egemen olamadı. “Allah Allah” ruhu sadece talimnamelerde kalmadı!
Şeamet tellallığı yapmıyorum. Komutanları, orduyu tahrik etmek ne haddime! Ama aslanlar, kurtlar, sıkıştırıldıklarında teskin edici iğnelere rağmen, dişlerini, tırnaklarını gösterirler ve hasımlarını paralarlar!
Vicdansızların, Genelkurmay Başkanına, Türk Ordusuna ve mensuplarına karşı sürdürdükleri bu hayasız saldırı durdurulmalı; tüm vatansever milliyetçilerin sabırlarının da artık tükendiği muhakkak! Bizler yasalara -kurulu düzene- saygı ile “Ya sabır” derken öteki taraftakiler sabrımızı yanlış yorumluyor ve azıttıkça azıtıyor, gittikçe daha da edepsizleşiyor, küstahlaşıyorlar!
Ve emellerine ulaşıyorlar da... Taraf ve şürekası kamuoyu araştırmalarında, halkın Orduya geleneksel güvenin, saygısının Atatürkçülerin sayısının, azalmasından çok memnunlar. “Sabır” sınırının geriye dönüşü olmayacak yarı noktasında; tam bıçak sırtındayız! Sistemli çabaları sonucunda, Ordu, Atatürkçülük ve bildiğimiz anlamda T.C. kalmayacak... Yerine konması tasarlanan, devlet Altanlar ailesinin 2. Cumhuriyeti mi, yoksa Osmanlı İslam Devleti mi yoksa “Cemaat Devleti” mi olur? Türk Ordusu yan gelip yatarsa yahut içi boşaltılmış ülkenin sınırlarında “gümrük muhafaza” görevi yaparsa, AB ve ABD çıkarlarının lejyoneri olur!
T.C.’nin “postu” paylaşılırken, “haramiler” muhakkak biri birlerine düşeceklerdir, ama Cumhuriyet harap olduktan sonra ne yazar?
T.C. ve Ordusu, dış ve iç tehditlerin arttığı şu bağlamda, kasten zaafa uğratılmakta! Yalakalar “demokrasi savaşı diyorlar” ama aslında bu, Türk milletinin ölüm-kalım savaşı!
Ordunun geleneksel ruhu, yasal görevleri ortadan kaldırılınca, Cumhuriyeti kim koruyacak? Politikacılar mı? Bugünkü İktidar mı? Eğer esas söz konusu Türkiye’nin bekası ise, gerisi -ilerisi- havada uçuşan, ortalığı karıştıran “pespaye iddialar” ayrıntıdır. Asıl realite şudur: “Ustura sırtında” ve sabrımızın son raddesindeyiz!
T.C hiç bir zaman şimdiye kadarki gibi tehlikeye düşmemiş, Türk Ordusu ve milleti de bu kadar zaafa uğramamıştı..
İddia ediyorum, ileride tarihçiler bugünkü döneme, “Gaflet ve İhanet” dönemi diyecekler ve köklerinin, bir taraftan uzun yıllardır, yabancıların “Türk tehlikesine” karşı “Büyük Oyunu”, öteki taraftan da kökleri dışarıda, içeride de her kuruma sızmış bir fesat ağacı cemaatte olduğunu tespit edeceklerdir..
Ne büyük çelişki. Cumhuriyeti yıkmaya çalışanlar Cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa etmeye and içmiş paşaları yargılıyorlar! Asıl soruşturulması, yargılanması gereken de bu “çetedir” Ama bunu kim yapacak? Bugünkü iktidar en azından seyirci. Benim “sabır taşı” artık bir yerde “çatlayacak” diye ümit ediyorum!
Ordu paralize mi?
Hulki Cevizoğlu; ‘Türk Genelkurmayı’nın bugünkü görüntüsü ne yazık ki, tam bir “paralize” olma durumudur’diyor ve soruyor: “Ordu, sınır ötesindeki düşmana karşı savaşma yeteneğinin dışında, ‘kendisini koruma’reflekslerinden yoksun mudur?”
Ben de “Hayır” derim... Türk Ordusunun refleksleri, zayıflatılmış olsa bile hâlâ vardır!
Genç subaylar..
Mehmet Ali Birand, otuz yıl önce yazdığı Türk Ordusunun geleneksel gizemli, “Emret Komutanım” ruhunu kınayan bir kitap yazmıştı... Şimdi de “Emretme Komutanım” diyor. Ve işte bu adam soruyor; “Kışlanın sabrı taşıyor mu? Genç Subaylar rahatsız mı” diye! Sormuş soruşturmuş, iç ve dış çeşitli istihbarat birimlerinin antenlerinin algılamalarına baş vurmuş. Sonunda, “Şimdiye kadar, genç subayların herhangi bir taşkınlık ve kabarma içinde olmadıklarını” tespit etmiş ana gene de “mülahazat hanesini” açık bırakıyor: “Hiç beklenmedik bir patlama olabilir” diyor!
Kimse, fırtınadan önceki suskunluktan yanlış hesaplar çıkarmasın, “TSK’yı dize getirdik” demesin! Hissediyor ve biliyorum ki subaylar, genç subaylar çok rahatsızdırlar! “Neme lazımcılık” henüz orduya egemen olamadı. “Allah Allah” ruhu sadece talimnamelerde kalmadı!
Şeamet tellallığı yapmıyorum. Komutanları, orduyu tahrik etmek ne haddime! Ama aslanlar, kurtlar, sıkıştırıldıklarında teskin edici iğnelere rağmen, dişlerini, tırnaklarını gösterirler ve hasımlarını paralarlar!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Altemur KILIÇ :: Son Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz