DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hayata dair - 16

Aşağa gitmek

Hayata dair - 16 Empty Hayata dair - 16

Mesaj tarafından Zülfü Livaneli 2008-12-17, 10:10

Hayata dair - 16


Son
yıllarda gittikçe güçlenen bir duyguyla “başarılı olmak” denilen soyut
virüsü reddediyorum. Daha çok ün, daha çok para, başka insanlar
üzerinde daha çok otorite, daha çok şu, daha çok bu... Peki bütün
bunlar neye yarıyor?

İnsanın derinliği mi artıyor, duyguları ve dünyayla uyumu mu gelişiyor?

Hiçbiri olmuyor bunların!

Soyut
bir şan-şeref-para-iktidar dünyasının pırıltısı yüzünden hastalanıyor
insanlar. Dilleri dişleri kilitleniyor. Birbirlerinden nefret
ediyorlar. Kıskançlık krizleri geçiriyorlar. Gençlikten sonra ve
yaşlılıktan önceki kısacık süreyi bir cehennem içinde geçiriyorlar.

Oysa
hiçbir “başarı”, küçük bir kız çocuğunun gülüşündeki mutluluğu
yaratamaz. Hiçbir “ün”, baharın ilk günlerinde omuzunuzu ısıtan güneş
kadar değerli değildir.

Bir insanı sevmenin derinliği, hiçbir
iktidarla kıyaslanamaz. Mutluluk, insanın kendi yaşamında... Küçük
görülen, horlanan insani ilişkilerinde ve doğayla uyumunda.

“Başarı”
isteyen, “iktidar” için çırpınan, “şöhret” için aklını oynatan
insanlar... Buyurun devam edin. Aynı trende yolculuk etmiyoruz.

Meksika’daki
Issık-Göl Forumu toplantısında bir konu önermiştim: “Individualism and
Solidarity”. Yani Bireycilik ve Dayanışma. Çünkü modern toplum
ilişkilerinin en önemli çelişkisinin ve çözmek zorunda olduğu sorunun
bu olduğunu düşünüyordum. Sosyalist toplumun dayanışmayı ön plana alan
örgütlenmesinin karşısında, kapitalist toplumun bireyci aşırılığı vardı.

Artık dünyamızda sadece dayanışma türküsü okunmuyor. Bireyin önemi ortada.

Gelişmiş Batı toplumları da yalnızca rekabete dayanan sistemlerini sorguluyor, gözden geçiriyorlar.

Belki de çözüm, bireyselliğe saygı gösteren bir dayanışma toplumunda.

***

Bu
dünyada sanat diye bir kavram olmasaydı ne yapardım ve hayata nasıl
dayanırdım bilmiyorum. Öylesine karmaşık, hırs dolu ve öfkeli bir
dünyada yaşıyoruz ki insan ilişkileri her geçen gün daha acı verici
hale geliyor.

Bir yıldızın ışığı vuruyor bize, uzak bir
yıldızın. Yıldızı gördüğümüzü sanıyoruz, oysa milyonlarca yıl önce
oradan göçüp gitmiş olan yıldızın ışığı bize yeni ulaşıyor. Şimdi orada
yıldız falan yok artık.

Kavranamayacak kadar büyük bir zaman ve
mekânın içinde, böylesine küçük ve kayda değmez yaratıkların, bir
kelebek ömrü kadar kısa yaşamlarını hırgürle, hırstan dili dişi
kilitlenerek geçirmesi akıl alır gibi değil.

İşte sanat bu
bilincin sezgilerini yansıtıyor insana. Gündelik hırslar küçülüyor,
başarı denilen virüs ilgilendirmez oluyor sizi. Zamanın ve mekânın
büyüklüğünü duymaya çalışıyorsunuz.

Ve sonunda zaten trajik
bir yazgıya çarpılmış ve ölümlü olduğunu bilerek dünyaya gelmiş olan
insanoğluna yardımcı olmak, onun uğradığı haksızlıklara karşı çıkmak ve
acılarını hafifletmeye çalışmaktan başka bir amacı kalmıyor sanatın.

***

Uzayda
buluşan kozmonotlar, o uçsuz bucaksız karanlıkta yüzer gibi
dolaşıyorlar. Yerçekiminden kurtulmuş hareketleri salıntılı, ağır ve
nazenin.

Çok uzakta mavi bir portakala benzeyen küre kendi başına dönüp duruyor. Yıldızlar arasında bir yıldız... Adına Dünya diyorlar.

Uzayda ısı eksi 92 santigrat derece.

İyi hazırlanmış kozmonot giysileri bile bu korkunç soğuktan koruyamıyor onları.

Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
GÜMÜŞ ÜYE
GÜMÜŞ ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz