DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

2009 yılına girerken (2)

Aşağa gitmek

2009 yılına girerken (2) Empty 2009 yılına girerken (2)

Mesaj tarafından Rauf DENKTAŞ 2009-01-10, 09:51

2009 yılına girerken (2)

1 Ocak 2009 tarihli basında TC Milli Güvenlik Kurulu’nun Kıbrıs’la
ilgili kararı yayımlandı. Buna göre Kıbrıs’ta eşit statüde iki kurucu
devletin ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin yer alacağı bir
çözüm desteklenmektedir. Kararda sayın Talat’ın yürüttüğü müzakerelerin
desteklendiği de vurgulandığına göre sayın Talat’ın da “eşit statüde
iki kurucu devletten, fiili ve etkin garantilerin devamından yana tavır
koymuş olduğu sonucuna varabiliriz. O halde bizim “kurucu devlet”, Rum
tarafının “kurucu eyalet” dediği kuruluşa bakmamız gerekmektedir.
“Kurucu
devlet” deyimi Annan Planı’ndan kalma aldatmaca bir deyimdir ve Annan
Planı’ndaki gerçek anlamı “kurucu eyalettir”. Türkiye, milli
programından egemenliğimizi düştüğüne göre “kurucu devlet”ten muradı
nedir bilemeyiz. Sayın Talat ayrı egemenlik, ayrı devlet, konfederasyon
istemediğini sık sık vurguladığına göre Türkiye’nin de desteklediği
“eşit statüde iki kurucu devlet” her halde KKTC’yi içeren, egemenliği
olan bir devlet değildir. O halde iki devletten bahsetmekle Annan Planı
zamanındaki durumdayız demektir. Hristofyas bize bu gerçeği söyletmeye
çalışıyor ve “eyaletten bahsediniz, devlet demeyiniz” demeye getiriyor.
Bize göre “kurucu devletlerin eşit statüsü” bu kurucu devletler egemen
devlet iseler önemlidir. Yoksa Rum çoğunluğuna tabi bir sistemde
egemenliği olmayan bir formülde kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm olan bu
eşitliğin hiçbir önemi yoktur. Rum istediği an “Bunlar AB normlarına
uygun değildir; işlerliği bozmaktadır” diyerek istediğini yine
yapabilecektir. Buna verilecek cevap “Garantiler devam ediyor, bir şey
yapamaz” ise, 1960 Antlaşması’nı Garantilere rağmen bozduğunu
unutmayalım.
TC Milli Güvenlik Kurulu’nda Kıbrıs hakkında alınmış
olan kararda “Türkiye’nin fiili ve etkin garantisinin yer alacağı bir
anlaşma” üzerinde durulmaktadır. Bu, Türk tarafının değişmeyen talebi
olmuştur. Makarios bu Garantilerden kurtulup Enosis’in yolunu açmak
için saldırıya geçtiği içindir ki bugüne kadar uzlaşma olmamıştır. MGK
kararında ortaklıktan bahsediliyor. Bu da değişmeyen taleplerimiz
arasındadır. Rum tarafı bunu da reddetmektedir, hem de 1960
Antlaşmaları’nın ortaklık devleti kurmadığını, üniter bir devlet
kurduğunu savunarak!
Rum liderliğinin bütün uğraşı, sayın Talat’ın
da açıkladığı gibi “egemenliklerini Kuzey’e yaymak ve üniter bir devlet
kurmaktır”- hem de Garantisiz ve askerden arındırılmış bir şekilde! Rum
liderler hep bir ağızdan “AB üyesi bir devlet için Garanti gerekmez;
garantilerde ısrar etmek AB ülkelerine hakarettir” demektedirler.
Bütün
konu “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” AB üyesi olup olmadığıdır. 45 yıldır
Rumların yıktıkları bir ortaklık cumhuriyetini yeniden oluşturmak için
devam eden görüşmelere; nüfus mübadelesine ve varılmış olan doruk
anlaşmalarına rağmen ortada bir mutabakat bulunmamaktadır. Hal bu iken
Kıbrıs Türk ortağın ve Garantör Türkiye’nin itirazları devam ederken
AB’nin Yunanistan’ın şantajına boyun eğerek Rum ortağı üye yapmış
olması “Kıbrıs’ın” bir bütün olarak üye olduğunu mu kanıtlar? Türk
tarafının bu soruya vermesi gereken yanıt hayır ve asla olmalıdır. 1960
Antlaşmaları’na göre Kıbrıs, bir bütünken bile Türkiye’nin de üye
olmadığı bir kuruluşa üye olamaz. Bunu bir yana bıraksak, ortada üye
yapılacak tek bir Kıbrıs yoktur, iki Kıbrıs vardır. Böyle bölünmüş bir
Kıbrıs’ı yeniden barıştırıp birleştirmek için 45 yıldır uluslararası
gayret devam etmektedir. Rum liderliği sahte gasp edilmiş bir unvan
arkasına saklanarak AB üyeliği için müracaatını 1960 Antlaşmaları’ndan
kurtulmak için yapmıştır. Ancak tüm ilgililer bu antlaşmaların devam
ettiği konusunda mutabıktırlar. O halde “Kıbrıs” adı altında Rum
idaresinin AB üyeliği Garantör Türkiye’yi ve Kıbrıs Türk ortağı
bağlamamaktadır. Türkiye’nin fiili ve etkin garantörlüğü devam
edecekse, Kıbrıs’ın, Türkiye AB üyesi olmadan AB üyesi olmadığı ve
olamayacağı savunulmalıdır. Rum idaresinin gayri-yasal üyeliğini
Kıbrıs’ın üyeliği addetmek kadar saçma bir karar olamaz. AB’nin
Uluslararası 1960 Antlaşmaları’nı yok farz etmek hakkı yoktur.
Kıbrıs’ın gerçeklerine dayalı kalıcı bir anlaşma istiyorsak gerçekleri
saptırmamalı ve açık konuşmalıyız. Kıbrıs, Türkiye de AB üyesi olmadan
AB üyesi olamaz. Rum tarafının AB üyeliği KKTC’yi bağlamaz ve hukuk
dışı, gerçekleri kale almayan yanlış bir karardır.
Rauf DENKTAŞ
Rauf DENKTAŞ
GÜMÜŞ ÜYE
GÜMÜŞ ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 57
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 15
Kayıt tarihi : 25/11/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz